Rus delegesi ayağa fırlar yumruğunu masaya vurur ve 152 ülkenin delegelerine aynen şöyle söyler;
İşte, o muhteşem belge diyor ki;
Yaşadıklarımdan, çoğu zaman yaşamadıklarımdan hayalgücüyle varolan cümlelerim...Kimse altında benim hayatımı aramasın çünkü nereden eserse orada var oluyor yazılarım; gazete haberlerinde, mahalle dedikodularında, denediğim tarifte, dinlediğim bir uzmanın konuşmasında, izlediğim bir filmde, bir şekilde her yerde...
İşte, o muhteşem belge diyor ki;
Hayatımdaki değerli nadir insanlardan en sevdiklerimden üçüydü onlar, zamansızca gidişinizle bize çok büyük acılar bıraktınız. Mekanınız cennet olsun.
HİNDİSTAN CEVİZLİ KURABİYE
Malzemeler:
2 adet yumurta (1'inin akı üzerine sürülecek)
1 çay bardağı hindistan cevizi
1 çay bardağı tozşeker
1 paket yumuşak margarin
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
3 su bardağı un (Ama bana yeterli gelmedi ve yaklaşık 1 su bardağına yakın un ilave ettim, yumuşak bir hamur elde edeceksiniz.)
Üzerine:
1 su bardağı hindistan cevizi
Yapılışı: Tüm malzemeleri iyice yoğurun ve küçük parçalar koparıp, yuvarlatın. Önce yumurtanın akına ardından hindistan cevizine batırın. Önceden ısıtılmış orta ısılı fırında 180 derecede pişirin. Pembeleştikten sonra sık sık kontrol edin, pişme süresi kısa olan bir hamur ve yakabilirsiniz :) Afiyet olsun.
Konserimiz bitti, ortalığı toparladık, babacığım aradı "Hadi." dedi, "Biraz yürüyüş yapalım, hava çok güzel." Ayrıntısını sonra paylaşmayı düşündüğüm bir konu müjdeledi bize. Kuzenim, Teyzem, annem ve babam...5'imiz yürürken hatta sohbete katılırken fark ettim ki aklım oralarda değil, burnum sızlıyor yine. Kendimi tutuyorum :( İnsan içi ne kadar acırsa acısın yanarsa yansın, neler yapıyor, neler geliyor içinden. Eğleneceği konserde yiyeceği şeye kadar düşünüyor. Gülüyor, hopluyor... Bunları yaşama engeli olursa aklımızda ya da içimizde bir yerlerde, eminim hayat denen bu güzelliğe tutunamazdık işte o zaman Allah'ın karşısında en büyük isyanımızla ezilirdik.
Düşünüyorum da biz çaresiz kaldığımız durumlar karşısında farkına varmaksızın savunmamızı hazırlıyoruz acaba katiller de bizler gibi mi? Her zaman durumlardan sıyrılacak güçleri ve kandırmacaları var mı?? İşte bu varsa bizler o zaman yandık...
Yazacağım bir sürü şey var ama 16:30'da msn'imin karşısında olmam gerekiyor ve öncesinde de annemle halletmem gereken dışarı işleri varken oyalanma Ebru kalk diyorum kendime. Daha hazırlanmalıyım. Tüm iyilikler bizlerle olsun...
Genelleme yapmak ne kadar doğru siz karar verin: Erkeklere ev işleri hiç düşmez bizlerde, düşenler de; ya girdikleri mutfakları yaptıkları yemekleri gözün görmeyeceği memnuniyetsizlikte pis bırakırlar ya da temizlik ise söz konusu mevzu arkalarından bir kez daha geçmek gerekecek durumdadır. Zaman kaybı, enerji kaybı herşey sayılabilir. Ama gelin görün ki dışarıda bu erkekler inanılmaz iyiler. En iyi aşçılara bakalım çoğu erkek, hangi restaurantta önüne bayanların elinden çıkmış yemekler geliyor yada?? Bugün kaymakamlık lojmanının merdivenlerini yıkayan bir görevli gördüm, adam mis etmiş yerleri bal dök yala, o kadar özenilmiş. Ver bakalım bu adamın eline sürügeyi, deterjanı, suyu belki 1-2 yapar ama o kadar daha fazlasını beklemeyin. Bunlar kadın işi, ev işi... Dışarıda herşey farklı... Ne zaman evdeki erkeklerle dışarıdakiler bir oldu ki zaten ;) Acaba bu özellik kimler için geçerli???