Yaşadıklarımdan, çoğu zaman yaşamadıklarımdan hayalgücüyle varolan cümlelerim...Kimse altında benim hayatımı aramasın çünkü nereden eserse orada var oluyor yazılarım; gazete haberlerinde, mahalle dedikodularında, denediğim tarifte, dinlediğim bir uzmanın konuşmasında, izlediğim bir filmde, bir şekilde her yerde...
16 Aralık 2009 Çarşamba
28 Kasım 2009 Cumartesi
CÜMLE
Bir de lafı edilen ve kurulamadan vazgeçilenler, o da ayrı sinir bozucudur...
_Sana bir şey sorabilirmiyim?
_Tabii ki. :* meraklanırsın
_Neyse vazgeçtim.
_Ama merak ettim şimdi, söylemezsen olmaz. Hadi söyle!
_Yok ya düşündüm de saçma zaten, gerçekten boşveer. gibi
Bir de karşındakinin ağzından çıkıp da senin kulaklarının yakalayamadıkları vardır ki en sinir bozucu olanı da budur bence, duymadım, tekrar söyler misin? dersin. Yok, vazgeçer, ya duymamı istemiyorsan neden söyledin, ya duysaydım :s Yahu bilmem kaç saniye önce kurdun yani ikinci kez söylesen ne olacak? Boncukları dökülür, cümlesinin değeri artar ya da hızla düşmüştür kendi gözünde manasız kalır ama, amaaa karşıdaki gıcık olur bu duruma. Zaten tekrar edildiğinde yaa bu muydu? Uff uğraştırdın o kadar denir, sinir olma takas edilir.
**Sinir bozucu diyorsam gıcık ediciye denkliktedir ;)
27 Kasım 2009 Cuma
"BİR TEK......." İYİ BAYRAMLAR
Allah anne&babam, tabii ki aynı bedende can bulduğum kardeşim başta olmak üzere sevdiklerimle, ailemle nice güzel bayramlar görmek nasip etsin. Herkese sevdikleriyle olacağı nice hayırlı bayramlar olsun, bayramınız kutlu olsun.
21 Kasım 2009 Cumartesi
MERDİVEN
11 Kasım 2009 Çarşamba
VAVİEN TREASER&FRAGMAN KARŞINIZDA!!!
Vavien Filmi Teaser Trailer (2009)
by Desaccorde
Vee karşınızda oyunculuk yeteneksizliğimi sergilediğim ilk ve son film fragmanım:VAVİEN... Çok heyecanlıyım şimdiden, 18 Aralık gelsin istiyorum, hem bizim buraları görmek hem anne-kız maceramızı görmek hem de hepsiyle birşeyler paylaşmış olmanın güzelliğinin sabırsızlığı. Ne zaman birşeyi dilime dolayıp dalga geçsem olur. 20 Aralık doğumgünüm, Engin GÜNAYDIN bana hediye olsun diye Aralık ayına yetiştirecek diyordum oldu, sırada gala ve en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü kaldı :) ;) Web sayfasını ziyaret etmeden geçmeyin,çok keyifli beklentilerimi karşılayan bir site olmakla beraber içinde sürpriz oyunlarda var! VAVİEN WEB SİTE
DURAKSAMA
10 Kasım 2009 Salı
DERİNLİĞİ ÖLÇÜLMEZ KAYIP: ATATÜRK
Cahit Tanrıyol
10 Kasım.
Kimi Atatürk derken kalbi duracakcasına coşkulanır, kimi ...
Atatürk'ün yaptıklarını idrak edemeyip ya da edip de işine gelmeyip karalayanları insandan dahi saymıyorum.
Burada Atatürk'ün yaptıklarıyla ilgi kimi zaman postlar yazdım.Bugün şöyle bir araştırma yaptım ve farklı düşünceleri, bakışların yansıması olan cümleleri paylaşmak istedim. Dualarım hep O'nunla, şükürler olsun Atatürk'e ki bugün bu ülkede bu rahatlıkla yaşıyorum sayesinde.
General Mc.Artur
*Atatürk,yalnız Türkiye'nin değil bütün Doğu'nun Ata'sı idi.
Altes Veli Han
*Atatürk,kişilik ve yeteneğin dev gibi bir simgesiydi.
National Tidense Gazetesi(Danimarka,1938)
*Çökmüş bir ülkeye geçmişin tarihsel değerini geri veren Atatürk olmuştur.
Massagero Gazetesi (İtalya 1938)
*Atatürk,tarihte ülkesinin en büyük adamlarından biri olarak kalacaktır.
Le Morgen Bladet Gazetesi
*Atatürk Türkiye'yi utanma ve çöküntüye uğramaktan kurtardı.
Gazete Polka(Polonya 1938)
*Atatürk'ün ölümü yalnız Türk Ulusu için değil,O'nun örneğine çok muhtaç olan bütün doğu ulusları için de büyük kayıptır.
Eleyyam Gazetesi(Suriye 1938)
*Atatürk'ün ölümü gerek Türkiye için gerekse bütün dostları için derinliği ölçülmez bir kayıptır.
İzvestia Gazetesi(Rusya)
İsmet İnönü Cumhurbaşkanı
*Çoktan, pek çoktan beri bu millet bir oğlunun kişiliğinde böylesine kendini bulmamıştı.
Yahya Kemal Beyatlı
*Atatürk düşünceleriyle bitmeyen insandır.
Orhan Seyfi Orhon
*Atatürk,dinamik bir ruha sahiptir.O'na tutunan insan olduğu yerde kalmaz. Atatürk,geliştirici ve genişletici bir düşünceye sahiptir.O'nun arkasından gidenler geride kalmaz.
Cemal Gürsel
*O'na "Ordu yok"dediler "Yapılır"dedi;"para yok"dediler."Bulunur"dedi;"Düşman çok"dediler, "yenilir!" dedi ve bütün dedikleri oldu.
İ.Habib Sevük
28 Ekim 2009 Çarşamba
YERYÜZÜNDE HÜKÜM SÜREN KUVVET
Nefes almaya başladığımızdan itibaren ölümü bekliyoruz. Asıl güzellikler orada biliyoruz ama yine korkuyoruz, sıkıntı da yaşasak, inancımızın kuvvetliliği de olsa bu dünya ayrı, vazgeçemiyoruz. Bilinmezlikten olsa gerek. Dini seçimin olduğu sürece seni aydınlatan bir kitabın var, oraya dair bilgiler ama hayalinde canlandırabileceğin. Yaşayanlar anlatır bu dünyayı yaşayanlara, ölümü tadanlar anlatamaz o dünyayı yoksa ölümlerinin acısı olur muydu bizlere??? Ölümü beklerken hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz, kendimize kondurmayarak, ondan korkarak. Sanki başımıza gelmeyecekmişcesine. Bu dünyada iyi insan olmaya çalışırız, diğer dünyamız iyi olsun diye, elimizden geldiğince de inançlarımın gerektirdiği ibadetleri yaparak ama bu dünyadan kim ayrılmak istiyor ki?
Ölünce diyecek miyiz ölüm böyle birşeymiş diye, onları kaybedince diyebildik ölüm böyle birşeymiş diye. Gidenin gelmediği, ardında kalanın sorgulasa da cevabını bulamadığı..
Yengeciğim, Dayıcığım ve Enişteceğim hayattayken de biliyordunuz, hep hissettirdik birbirimize sevgimizi, güzel anlara paylaştırdık her iyi şeyi, Sizi çok seviyorum. Dualarım hep sizinle, özleminizde sığındığım dualarımı Allah ruhunuza bağışlasın, hissettirsin inşallah.
" İyi geçen bir gün nasıl mutlu bir uyku getirirse, iyi geçen bir ömür de mutlu bir ölüm getirir."
Ruhunuz huzur içinde olsun.
23 Ekim 2009 Cuma
KAAN'IN (TANGÖZE) DONU
Kapı açılış: 19:00 yazıyor konser saati zaten orada. 21:00->21:30->22:00 Allah'ım çıkmıyorlar sahneye, ışıklar kararıyor birşeyler. Sahne önüne geçtik, birileri çıktı, ooof ön grup, leyn nereden çıktınız siz, defolun! Defolmuyorlar tabii, sadece yanımdakine sivrisinek misali vızıldıyorum. Ne yapalım güzelim diyor, zevk almaya bak çünkü seninkiler bu gidişle 23:00 da çıkacaklar ve sen belki bir parça dinleyebileceksin. İşyeri sahibi adam, kapatması lazım, ortağıyla da değiştiremedi saatlerini :( Tecavüz kaçınılmazsa zevk alacakmışsın, denedim ama nafile :) Kuzu kuzu ayrıldık. Zaten salak biz, bir sahnede 2 bateri neden olur?? KOR çıkacak ondan ondan ondan
Çıkışta bir ihtiyar: Sigara için dışarı değil şu tarafa dedi. Yok biz gidiyoruz! İstemeyerek evet, gidiyoruz:İç ses... Geri gelemezsiniz, güvenlik kısmı kesildi dedi. Rezalet dedik, 21:00 çıkmalılardı. Saat 23:00 oldu. Ah bea güzel kardeşim diyor, biletixlerde yazıyor doğrusu, biletlerdeki bilgiler yanlış. Ön grup 22:00, Duman sahne 24:00 Küfürler, küfürler:İç ses...Durumu anlattı, siz alamazmısınız gelsek dedi. Ben burada olmam derken birini çevirdi yolundan, bu arkadaşların durumu bu, biletleri yanmasın al içeri dedi. Ben uçuşta, kıyamadı, getirecek bizi tekrardan buraya, olleyy, yuppi, hepsi...
Düştük yola, Bahçelievlere giriş iptal trafik adeta durmuş. Cafe'ye gidiyoruz, oturmaya yer yok, çocuklar 2 kişi perişan, ben mi?? Ayrı perişan. Bira içmiştim bunaldım, ağzım kurudu. Orada iyiydi buraya uymadı, kruvasan getirdi bir de çay. Balıkların önüne oturdum, hem oynadım, hem dert yandım hem de yedim. Servisleri gitmiş, kızı eve bırakmak lazım... Aksilikler... Bir sürü şey. Dedi de zaten seninle olan her konser de bir vukuat var, Duman'lar hepten ayrı.
Güzeldi, yarım kaldı ama harikaydı. Eğlendim, coştum, eğlendim, eğlendi, güldük, coştuk...
(Duman'ın) Kaan ('ı) (TANGÖZE) bir ara kayboldu, gerisi tam gaz devam çalmaya. Harikasınız!!Biz sağ olalım siz de var olun. Sürekli eğlenelim. İçin, çekin, s..ın ne halt yiyorsanız devam edin, muhteşemsiniz! Neyse geldi, üstsüz her konserde olduğu gibi. Adam taş, döndüm dedim ki "Bence çamaşırsız!" Güldü. Sonra düşündüm, eğer çamaşırı varsa ve ben iftiracıysam,yayarsam herkese "Kaan çamaşır giymeden çıkıyor, düştü düşecek halde :)" Giriversem günahına, öbür tarafta kul hakkı durumundan karşısına dikilip beni affını isteyecek miyim?? Bilecek miyim o bu dünyanın Kaan'ı. Diyebilecek miyim "Abi süpersiniz, burada da bekliyoruz icraatlar ;)" Kim bilir,deniyorum. Arkadaşlar Kaan donsuz gidiyor her yere! Tırırarııraaa...
17 Ekim 2009 Cumartesi
DUMAN
13 Ekim 2009 Salı
DOKUNAN ANA, İÇİNE İŞLEYEN
Kimse Bilmez - Hatirla Sevgili
Bulut geçti
Gözyaşları kaldı çimende
Gök rengi şarap
İçilmez mi böyle günde
Seher yeli eser
Yırtar eteğini gülün
Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
Bu yıldızlı gökler
Ne zaman başladı dönmeye
Kimse bilmez
5 Ekim 2009 Pazartesi
YAŞAMIN TEK GERÇEĞİ ÖLÜM!
16 Eylül 2009 Çarşamba
KANDİL& DUTTİM&DAYIM ÜÇLEMESİ=PRAYER FOR ME AT THIS NIGHT
Burçinciğim, canım seni çok seviyorum, eskisi gibi dipdibe olamazsak da biliyorum iyi niyetlerimiz birbirimizi kollamaya devam ediyor. Bir gün yine aynı şehirde olmak dileğiyle cicim. Nice mutlu yaşlara.
8 Eylül 2009 Salı
VAVİEN-1 ENGİN GÜNAYDIN FİLMİ
Oooo, dünyanın, tabii ki daha ağırlıklı Türkiye'nin bir çok yerinden aramalar oluyor VAVİEN'e dair ve benim bloguma yönlendirmeler. Bilmem gerekenden daha fazlasına sahipken ufak çaplı bir aydınlatma gerekli :s Sıkça sorulan soruları aklımda kaldığı kadarıyla yanıtlayacağım.
**Vavien nedir? -> Türkçeleştirilmiş hali "Gitti Geldi" gibi bana göre dandik bir çeviriye maruz kalmış devre modeli. Bir elektrik akımını farklı iki anahtardan kontrol altına almaya yarayan devrenin, bağlantının ismi. Genellikle birden çok kata sahip yerlerde olur bu bağlantı, bir kattan yakarsın ve diğer kattan söndürürsün ya da oldukça uzun kolidorlara sahip mekanlarda...
**Filmin ismi neden "Vavien"? -> Filmde Engin GÜNAYDIN ve abisi Settar TANRIÖĞEN elektrikçi dükkanına sahipler, iki kardeş burayı çalıştırıyor. Bence dikkat çeksin diye seçilmiş tamamen ve bir de senaryoda da mevzu bahis bu devrenin kurulumu. İnsan ilişkileri elektrik akımı vs gibi söylemler değil bence bu ismin oluşu. Bence ;)
**Kimler var? -> Baştan uyarayım bu kısım biraz uzun.Tartışmasız iyi işlere imza atmış sağlam isimler var:
Engin GÜNAYDIN->Elektrikçi Celal
"Bir Demet Tiyatro"nun "Zabıta İrfan"ı, "Zaga"daki skeçleriyle ardından "O Hikayelerdeki Mal Benim" adlı stand-up gösterisiyle dikkatleri üzerine çekmeyi başarmışken ardı ardına birçok dizi ve filmde de rol aldı. "Avrupa Yakası"nın Burhan ALTINTOP'u bugün ise kendi yazdığı senaryosuyla, başrolünde oynadığı filmini memleketi Erbaa'da çekti.
Binnur KAYA-> Elektrikçi Celal'in eşi Sevilay
"Avrupa Yakası"nın "Şahika KOÇARSLANLI"sı ve aynı zamanda "Dilber Hala"sı rol aldığı sayısız projelerle sivriliyor, çok sevdiriyor kendini ve başarısını her defasında daha da perçinliyor. Ben Ona özetle "Kraliçe" diyorum.
Settar TANRIÖĞEN->Celal'in abisi elektrikçi Cemal
Pozitif insan, "Bir Demet Tiyatro"nun "Saldıray"ı, "Eşkıya"nın "Kız Naci"si ve sayamayacağım bir sürü yapımın gözde oyuncusu...
Ercan KESAL->"Üç Maymun"un "Servet"i bakalım burada Celal'in yanında mı yoksa karşısında mı? Daha fazlası isminin üzerinde...
İlker AKSUM->Televizyoncu Sabri
En son Onu "Canım Ailem"in "Halim"i olarak izledik, bir zamanlar "Yabancı Damat"ın iş beceremez damatı "Ruşen"di. Favori oyuncularımın başında gelen bu ismi filmde çok göremeyecek olsak da varlığı da yetecektir.
Şinasi YURTSEVER->Hanife'nin kocası Hüseyin
"Yabancı Damat"tan hatırlayacağınız bir isim baklavacı yamağı, evin yardımcısının eşi "Hamido"su...
Tayfun SAV->"Kurtlar Vadisi"den tanıdığınız "Mito", bu sezon "Hanımın Çiftliği"nin "Paşazade"si olarak ekranlarda yerini alacak...Ha bir de birçoğumuz Onu "Kavak Yelleri"nde Efe'nin babası "Salih KAYGISIZ" karakteriyle tanıyor.
Binnaz EKREN->Sevilay'ın yakın arkadaşı Hanife
Ekrandan çok tanıyanının çıkmayacağı daha çok tiyatro seyircisinin bilebileceği genç yetenek, Asım EKREN'in kızı, birçok dereceyi elde eden bu oyuncunun oldukça başarılı bir geçmişi var.
Güneş BERBEROĞLU->Olduğu hiçbir yapımı izlemediğim için merak edenlere hatırlatıcı bilgiler isminin üzerinde...
Serra YILMAZ->Vekil
İki arada bana tiramisu tarifi vermiş, her göz temasında gülmesini esirgemeyen, kültürel donanımı-oyunculuğu tartışmasız herkes tarafından takdir edilen muhteşem kişilik, güzel insan. Onunla iletişim kurabilmek en güzel taraflarındandı. Obur vekil Sevilay'ı ezilmekten kurtarabilir mi ki???
Nedim SURİ->Sevilay&Cemal'in oğlu Mesut
Yeşeren GÜVEN->Mesut'un kız arkadaşı
**Filmin konusu->Kasabalı bir ailenin başından geçenleri kara mizah türünde anlatan filmin konusu; Celal, karısı ve çocuğuyla mutsuz bir aile hayatı sürmektedir. Abisi Cemal’le birlikte ortak oldukları elektrik dükkânında da durumlar pek parlak değildir. Birçok yere borçları vardır. Celal ve Cemal’in tek eğlencesi Samsun’da pavyona gitmektir. Pavyonda çalışan Sibel Ceylan’a olan aşkı Celal’in başına dert açacaktır. Celal’in karısı Sevilay, 15 yıldır, Almanya’da yaşayan babasının gönderdiği paraları biriktirerek saklamaktadır. Celal’in bu sırrı bildiğinden habersizdir. Zaten mutsuz bir hayat sürmekte olan Celal, bu paranın kurtuluşu olduğunu düşünerek, bir plan yapar. Fakat Celal’i sürprizler beklemektedir.
**Nerede çekiliyor?-> Tokat'ın Erbaa ilçesinde 5 hafta çekim yapan ekip 1 hafta da İstanbul'da çekimlerine devam ettiler ve çekim aşamasını tamamladılar. Kimi zaman 20 saat çalşıan ekip oldukça iyi performans göstermiş gibi.
**Mekanlar?-> Düden gölü, Engin GÜNAYDIN'ın abisinin elektrikçi dükkanı ( Önceden ismi Günaydın Elektrik iken film için Güven Elektrik olarak değiştirildi.), amcasının ve bir başka akrabasının evi kullanıldı. Bunun yanı sıra kullanılan kısa süreli mekanlarda mevcut tabii ki.
**Filmin bütçesi??-> Bunu bilmiyorum.
**Yapım tarihi:2009~Türkiye
Tür: Gerilim, Gizem, Komedi
Süre: ~110dk
Vizyon Tarihi: net olmamakla beraber ARALIK sanıyorum,*son haberlere göre kısmetse 18 Aralık 2009
**Vavien ekibi? Vavien Şahin, vs vs birçok benzeri arama var, işte künye;
Yönetmen: Yağmur TAYLAN & Durul TAYLAN
Senaryo Yazarı: Engin GÜNAYDIN
Görüntü Yönetmeni: Gökhan TİRYAKİ
Yönetmen Ekibi:
Ayhan ÖZEN: Yardımcı Yönetmen
Şahin ÇETİNKAYA: Yönetmen Yardımcısı
Burcu ALPTEKİN: Yönetmen Yardımcısı
-----
Diye gidiyor...Ve sanıyorum ki sorulan bir soru ve bir arama hariç hepsini yanıtlamış bulunuyorum.
*Settar TANRIÖĞEN 'in ne zaman nerede olduğu sorusunun cevabını ve
*Vavien filmi 16 kız aramasının ne ifade etmesi gerektiğini bilmiyorum :)
Bugün gerçekleşecek basın kutlamasıyla daha fazlasını öğrenebileceğinizi umuyorum...
1 Eylül 2009 Salı
gfvjrkehjkm
Gözyaşlarımın ıslaklığı tüm yüzümde, burnumun akıntısı arttı sanırım alerjik birşeyler oldu... Dudaklarımın üstü yanıyor birazcık. 22 ay oldu, ellerim titredi bir an. Düşündüm. Alıştım ama neye?? Adlandıramıyorum.
Sağlamından bir küfür çakasım geliyor, bünye ona da alışkın değil, eğrelti duruyor o da anasını satayım.
Gidip selpak almalıyım...
30 Ağustos 2009 Pazar
AUGUST,30
......................................................................................................
30 Ağustos “Sarışın bir kurda benziyordu...
Ve, mavi gözleri çakmak çakmaktı... Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu... Bıraksalar, ince uzun bacakları üzerinde yaylanarak ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak, Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlayacaktı” filan...
*
Sonra?
*
Afyon Çimento Fransız'a satıldı.
Ama biz satmadık...
Biz zaten İtalyan'a satmıştık.
İtalyan da, Fransız'a sattı.
*
Batıya ilerledik ardından...
*
Mustafa Kemal'i Uşak'a getiren treni, kiloyla hurdacıya sattık!
*
Denizli'ye gelince...
Tekstil firmalarını Alman'a, madenleri İspanyol'a, beyaz eşya fabrikasıyla kâğıt fabrikasını İtalyan'a verdik... Mısırlı bastı parayı, elektrik santralını söküp, Irak'a götürdü.
*
Ve, Manisa kurtuldu...
Pamuklu Mensucat'ın güzelim arsasını Hollandalı'ya sattık. İşsizlerin umudu olan Manisa Et Tavuk'un önce makinelerini söktük, sonra arsasını elden çıkardık.
*
E hadi...
Gözünüz Aydın!
Kuşadası Limanı'nıİsrailli'ye vermiştik...
5 bin 413 emlağı da İngilizlere verdik.
*
9 Eylül'ü ve İzmir'i uzun uzun anlatmayayım, Yunan bankası malum.
*
Aslına bakarsanız, tam 30 Ağustos'ta, yarın yazacaktım bu yazıyı ama... “Cumhuriyet Ekspresi”miz, İnönü muharebelerinin cereyan ettiği Bozüyük'te iş makinesine toslayınca, yarını beklemeyeyim bari dedim...
Cümleten görkemli kutlamalar dilerim.
28 Ağustos 2009 Cuma
FARELER VE İNSANLAR
Emre küçük daha, Tokatta yaşıyorlar. Annesi ve ablasının yanına gider ve fıstık faresi gördüğünü söyler. Ne? Ne? şaşkınlığında anne farenin başında bulur kendini ve endişelenir, öğrenmek ister fareyi ölü bir şekilde evde mi buldu yoksa sokaktan mı getirdi. Zehirlenme durumları... "Dokundun mu oğlum?" Ses yok. "Oğlum söylesene elini sürdün mü fareye, dokundun mu?" Emre'den cevap gelir "Dokunmadım, ipinden çektim!"
İki çocuk, bir anne ve bir arkadaş evde oturuyorlar. Bir fare beliriyor ortada, çocuklardan büyük olan kanepenin üstünde, küçüğü de anne arkadaşına fırlatıyor ve tabana kuvvet, yok oluyor ortadan uzun bir süre. Bu arada Türk olan arkadaşı şaşkın çünkü onlar (Ülkeyi hatırlayamıyorum :) bizim Türk bayanlarından daha soğukkanlı. Bu durumla tezatlık belirdi. Bizim kaçak elinde bir kediyle belirir odada, bu en iyisi hemen yakalar, diğerleri kapının önündeydi ama bunu bulmam vakit aldı. Fare birkaç dakikada kedinin ağzındaki yerini alır ve kedinin kapıdan çıkmasıyla operasyon başarıyla tamamlar.
26 Ağustos 2009 Çarşamba
23 Ağustos 2009 Pazar
MISS GUMBO
Partiyle yol kontrol, vs için köylere gittik, ben işin eğlence kısmındayım. Uluköy adında bir baraj gölünün orada düzenlenen festivale katıldık ve buranın da bamyaları meşhur, çiçekli, çiçeksiz nasıl isterseniz dize dize bamyalar... Vitrin çocuk mankenlerinin boyunlarına dolanmış bamya dizeleri, Seval teyze birinin başında GS şapkası görüyor ve kızı için fotoğraflamak istiyor. O sırada annem de başka bir tanesine sarılmış onunla fotoğraf çektiriyor ve ben bir diğerinde mankenlere derecelerini belirtmek için takılan o bantlardan! görüyorum. Üzerinde "BAMYA GÜZELİ" yazılı, hemen boynuma geçiriyorum ve Seval teyze gülerek başlıyor fotoğraf üzerine fotoğraf çekmeye. Amaa bu arada herkes beni işaret ediyor yanındakine, abartı yok inanın! Bir bakıyoruz bizim kortej hareket etmiş, bir anda bantı fırlatıyorum ve fırlıyoruz arabaya doğru. Kalabalık bir ekiptik. Milletvekili Z. ASLAN'dan tutun tüm encümenler hepsi beni dillerine doluyorlar ve adım Bamya Güzeli kalıyor.
Ertesi gün Pazar...Alevi köylerindeki festivallere davetliyiz. İlk durak Keçeci'ydi. Hayatım da ilk kez gidiyordum ve böyle bir manzara göreceğimi düşünmemiştim. Erbaa sınırını geçtim Türkiye gibi değildi, wauuv.
Dağ başında bir köy... Etrafta yurtiçi+yurtdışı her yerden gelmiş otobüsler, karavanlar... Koca bir alan çadırlarla dolu, her yerde yiyecek içecek standları... Bayanlar inanılmaz. Straplez elbiseler, bluzlar; askılılar... Dövmeler desen gırla gidiyor. Her yere kurulu bira çeşmeleri. Köy evi önüne kurulu yer sofrası herkesin önünde içkiler. İnanılmaz içiciydi köyün tamamı. Dedim biz Rio Karnavalına falan mı geldik :P Erbaa'nın köylerini bildiğimden çok çok şaşırttı beni bu manzara meğer Aleviler böyle yaşarlarmış... Duyardım ama bir de şahit olmuş oldum. Bir de yöresel kıyafetlerine çok sahip çıkıyorlar; PEŞLİ denen bu giysileri her yaş grubunda görmeniz mümkündü. İşte fotoğrafları...
Her kültürü kendi yerinde keşfedebilmeyi isterdim, insan aurasında adeta büyüleniyor.
Neyse oradan ayrıldık biraz daha ileriye bu defa başka bir Alevi köyüne Yenisu'ya gittik. Bu arada bugünki kafile daha da kalabalık ve bilmeyenlerde Bamya Güzeli geyiğimizi öğrenmişler, ortaklar muhabbete ;) En önde vekil gidiyor arkada biz kalabalıkla yürüyoruz, yan tarafta duran transitten 2 çocuk atladı önümüze bana sürekli "Biz seni tanıyoruz." diyorlar,hö??arfjvsbn Kalabalığın içinden biri üstüme doğru geliyor "Sen dün Bamya Güzeli seçilen bayansın!". ucybaenm Nasıl ya! Ne falan diyerek zırvalıyorum, yine algıda error oluştu bende. Diğer ikisine dikkatli bakıyorum palyaçolar, öbür adam kim fikrim yok. Adam bana soruyor "Size ne yaptılar da kızdınız, fırlatıp gittiniz? Baktım ama göremedim sizi, soramadım." Bir dk duruyorum ve açıklıyorum öyle bir yarışma falan olmadığını, devamını... Siz kimsiniz, bunlar paket program yapan bir grupmuş. Sanatçısından, animasyoncusuna, sunucusuna gezen... Bu adam da sunucu... Allah Allah diyorum, hoşuma gidiyor bu Bamya Güzeli mevzusun hali vakti! Ekipçe de eğleniyoruz, ünlü oldum diyorum ben artık "Miss Gumbo"yum ;)
Ertesi günlerde annemin kuzeni aradı. Şehir dışındalar bazı işleri var bize gelecekler yardımcı olur musun diyorlar. Buluşuyorum. Kızları var Dilvin soruyor bana "Ebru Abla, sen Uluköy'de miydin?"....."Bamya Güzeli seçilmişsin!" :):):) Hoop. Ne oluyoruz ya bu kadar da değil. Nerden çıktı diyorum, Taşova'nın sitesinde fotoğrafların var!!! Hem de 2 tane! Şak-kaa...
Hayır gayet gerçek çıkıyor, Allah'tan uzaktan çekmişler, yakalayamamışlar, işte yalanı doğru yansıtan 2. işaret...
http://www.tasova.net/modules.php?name=News&file=article&sid=4089
Yorumu size kalmış.
Ha, bu arada devamı da gelmemiş :) Belki de o yüzden inandılar.
Sevgiler.
Bamya Güzeli'niz...
17 Ağustos 2009 Pazartesi
15 Ağustos 2009 Cumartesi
BITTERSWEET
Im giving up the ghost of love
(Aşkın hayaletini bırakıyorum)
In the shadows cast on devotion
(Sadakatin üzerine düşen gölgelere)
She is the one that I adore
(Taptığım kişi o)
Creed of my silent suffocation
(Sessiz boğuluşumun inancı)
Break this bittersweet spell on me
(Üzerimdeki bu acı tatlı büyüyü boz)
Lost in the arms of destiny
(Kaderin kollarında kaybolan)
Bittersweet
(Acısıyla tatlısıyla)
I wont give up
(Pes etmeyeceğim)
Im possessed by her
(Ele geçirildim onun tarafından)
Im wearing a cross
(Bir haç takıyorum)
Shes turning to my god
(O benim İlahım oluyor)
Break this bittersweet spell on me
(Üzerimdeki bu acı tatlı büyüyü boz)
Lost in the arms of destiny
(Kaderin kollarıda kaybolan)
Break this bittersweet spell on me
(Üzerimdeki bu acı tatlı büyüyü boz)
Lost in the arms of destiny
(Kaderin kollarıda kaybolan)
Bittersweet
(Acısıyla tatlısıyla)
I want you
(Seni istiyorum)
[Im only wanting you]
(Sadece seni istiyorum)
And I need you
(Ve sana ihtiyacım var)
[Im only needing you]
(Sadece sana ihtiyacım var)
Break this bittersweet spell on me
(Üzerimdeki acıtatlı büyüyü boz)
Lost in the arms of destiny
(Kaderin kollarıda kaybolan)
Break this bittersweet spell on me
(Üzerimdeki acıtatlı büyüyü boz)
Lost in the arms of destiny
(Kaderin kollarıda kaybolan)
Bittersweet
(Acısıyla tatlısıyla)
9 Ağustos 2009 Pazar
GÜNAYDIN...
8 Ağustos 2009 Cumartesi
08.08
Bazı yerlerde tütün dizdiler...Sonuna kadar karşı olduğumdan dizimine elimi bile sürmedim çünkü zifti elleri boyuyor ve kokuyor yani benim için sigarayı elimde tutmaktan farksızdı.
Bamya güzeli de seçtim kendimi... Herkes de ilgi gösterdi, fotoğrafta görülen o minik vitrin mankenlerine geçirilmiş o şeyi ne denir ki ona aldım ve taktım boynuma :) O sırada da Trt milletvekili ve başkanlarla çekim yapıyordu. Kimsenin aklına gelmemiş olmalı ki herkes birbirini dürte dürte kafaları bana çevirttirdi. Hepimiz eğlendik, devamı gelmiştir herhalde :) Bilmeyenler için belirtmek istiyorum boynumdaki ise çiçeklerinden çıkarılmamış bamya, altta yakından bir fotoğrafı da bulunmakta. Bamya festivali Uluköy'e aitti ve çok da güzel baraj gölü var buranın, o da var fotoğraflarda.
Tütün dizen teyzeden,
bamya dizen teyzeye hepsiyle sohbet ettim, hatta güzel bir de teklif aldım: Kızım sabahtan çık gel de seni tarlaya götürelim, gel bir de orada çek fotoğraflar :)
Bu kızlar çok tatlıydı, ikizlerimiz de vardı ama sadece kızlar var bu fotoğrafta. Elinde su şişesi olan kızın adı Şerife. Hastalanmış gelmiş Erbaa'ya, yarın yine gidecekti. Yanındakiler rahat bırak ablayı deyip durdular. O da "Halamın kızı o benim, ablam ablam." diyerek atlattı aklı sıra ;) Bana sarılıyordu sürekli, elimi tutuyordu ve durmadan " Ben seni çok sevdim kızz, seni daha bırakmam ablamm." Acaba o bunun olamayacağını farkındamıydı? Partidekiler takıldılar bana bak sende hemen siyasete ısındın, ilgi göstermeler falan. "Yok." dedim. "Ben böyleyim hep, çocukları çok seviyorum. Onlarda benden iyi enerji alıyorlar ve ibimden ayrılmıyorlar." O köydeki büyük sorun temiz değillerdi, çocuklar çok pisti, ben anlayamadım ama benim kankada da bit varmış. Saçları çok pisti yani ama bitini anlayamamıştım. Onlar için birşeyler yapılmasını çok isterdim, konuşldu gerçi ;) Giderken hala arabanın içine ellerini uzatmış yanaklarımı seviyordu, annemle çubuk kraker vardı yanımızda onlara pay ettik üzerine de o yanaklarımı okşarken arabadaki su şişesini verdik. Biz ayrılırken ona sarılmıştı, yine gelin dedi. Oysa bugün neden geldiğimizi bile anlayamamıştı :) Sık sık sordu, ben de "Seni ziyarete geldik, hasta oldum dedin ya." dedim ;) Sabah 10'dan beri politikacılarla geziyorum, müsadenizle olsun o kadar düzmece :P
Mis gibi köy ekmeklerimizi unuttum. Bunlardan da yedik daha buharı üzerinde... Toprak fırından çıkmıştı, içinde de çektim dışında da.
Bu yakışıklı ise köyde kendini fark ettirdi bize, e fotoğrafını çekip de koymamazlık olur mu?Olmaaz.
Son olarak da 26 yıllık hayatımda ilk kez bir palyaço ile fotoğraf çektireyim istedim ama bunlar biraz gıcıktı, bana şapkalarını vermediler. Komiklikleri kalmazmışş. Süleyman DEMİREL misiniz, verin yaa dedim. Mızır mıyır ettiler, öyleyse dilinizi çıkarın komiklik yapın dedim. Baktım hala gıcıklar ben de ellerimi gırtlaklarına yapıştırdım, o sırada annem çekmiş fotoğrafımızı. İkisi bir ağızdan dedi ki: Aaaa gülen çıkmıştı da öldüren de ilk oldu :) :)7 Ağustos 2009 Cuma
İnsanoğlu sen nelere kadirsin??
27 Temmuz 2009 Pazartesi
VE "VAVİEN" EKİBİ ERBAA'DA
9 Temmuz 2009 Perşembe
GAYBANA DÜNYA
2 Temmuz 2009 Perşembe
ZEVK-SİZ-SİNİZ
Yaz bitiyor neredeyse :( tatile gitmek istiyorum, gezmek, gezmek, dans etmek dans etmek acilen dans etmek nitekim Trabzon'da olanlar beni Ykm Sport mağazasında dans ederken bulabilirler öyle ki bugün zor tuttum kendimi birazcık ritmik yürümeyle idare ederek. Süper parçalar çalıyorlar, kasiyer bayana sordum dj gitti dedi, parçanın adı gibi bilgileri edinemedim. Dj'leri kimse tebrik ediyorum, bir yerlerde çalsa ya bende eğlenseeeeeemmm :P
Başlık hakkında dipnot ;) Geçen gün aklımdan geçti Mehmet ÖZ'ü dinlerken haber bülteninde, gözümüze sokarcasına bir işaret parmağı karşılıyor ya kitaplarının kapakların bir de kocaman SİZ kelimesi de beraberinde. Bu kelime ve cümle geçi verdi aklımdan, güzel türkçemizin kelime oyunu "ZEVKSİZSİNİZ." VE "ZEVK SİZSİNİZ." Mehmet ÖZ'ün sizleri bizleri ya da beni bozuyor bu insanlıktan çıkaran sıcaklarda. Ama iyi işler çıkarıyor, takipçisiyim yanlış anlaşılma olmasın.
24 Haziran 2009 Çarşamba
TOPUKLU MESELESİ
22 Haziran 2009 Pazartesi
MY Tin, tin tin...
05 Hasta el Fin.wma - Monchy & Alexandra
Güzelliklerle dolu bir günle başladığım yeni hafta, hasta olmama rağmen keyfimi çakır keyfe çeviren Alexandra&Monchy' den Hasta el Fin... Yarı toplu saçlar, belirgin olmayan bir makyaj sadece dudaklar kan kırmızı, yalın... Sırttan yarı açık bir korsej, arkaya doğru uzanan eteklerim... Bachatanın tınısıyla sağ sola savruluyor belki de tangonun tutkusuyla bacaklarımı ortaya seriyor. Özlüyorum, sürekli beynimde dans ediyorum. Bazen işin piriyle bazen kendi kendime aynanın karşısında, giysilerimden bozma kostümlerimle.
Ruhumu kokusuyla sarıp sarmalayacak bir çiçek demeti öyle ki sığmayacak kadar büyük kollarımı kavuşturmaya... Rengarenk... Sürpriz ismiyle...
21 Haziran 2009 Pazar
UNUTMA
17 Haziran 2009 Çarşamba
PİİŞT, BENİM...
2 Haziran 2009 Salı
KARA HABERLER POSTU
Bir sabah derse gideceğim hızlı çekim kahvaltı yapma girişimindeyken tv açtım sessizliği bozsun diye Atv'de Müge ANLI'nın programı vardı. Sabah sabah çekeceğim bir yüz değilken kendisi programda konuşulanlar da kulağıma can sıkıcı gelmişti, çeviremedim başka kanala çünkü o sabah Münevver KARABULUT cinayeti konuşuluyordu. Annesi, babası... İlk o gün duydum ve sonraki günlerde evde olduğum saatlerde takip ettim programı. Dört konu vardı sürekli rastladığım. Birinde ağlayan bir kız vardı kocamı öldürdüler diye sonrasında 10 gün bile olmamış evleneli sevgilisiyle kocasını öldürmüş ve kocasıyla da evlenmek isteyen kendisi, bu gerçek çıktı ortaya! Bir başkası da çocuk kayıp adı Muhammet, 5 yaşlarında. Anne ve baba arıyor çocuklarını ama anne yalan üzerine yalan konuşmaktan çekinmeyen biri. Haftalar oldu ve acı gerçek gösterdi kendini sıfat bulamadığım kadın çocuğunu sırf sevgilisiyle ilişki esnasında kendisini gördüğü ve babasına söylerse diye öldürdüğü ortaya çıktı. Kiminle mi? Sevgilisiyle öldürüp battaniyeye sarıp gerizekalılar evin yanındaki araziye bırakıyorlar ve çocuk bulunduğunda geriye kalan kemik ve giysileri, hayvanlara yem olmuş. Gelelim bugün bunları yazmama sebep olacak kadar beni şoka sokan son vakaya:
Bilmem kaç gündür Beyza adında 4 yaşındaki kız çocuğu aranıyor. Konya'da yaşayan aile perişan, annesi bakkala göndermiş ve ufaklık geri gelmemiş. 20 ayşındaki anne gözüyaşlı astım hastası olan kızı için ağlarken evlerinin arası 10 adım kadar olan yan kapı komşusu Beyza'yı gördüğünü ve evlerinin kapısından girene kadar arkasından baktığını iddia ediyor, ha elinde de kızın eline annesinin tutuşturduğu bakkal listesi! Az önce haberlerde duydum ki bu yan kapı komşusu adi, şerefsiz kadın (bir çocuğunu epilepsi hastalığından kaybetmiş diğer çocuğunu da eşinin ailesi göstermiyormuş) ufaklığı önce eve gönderip sonra yolundan çevirip evine almış ve boğarak öldürüp daha sonra da üzerine kolonya döküp sobada yakmış!!!
Üzerine sözü olan mı??
31 Mayıs 2009 Pazar
FİNDİKLU
12 Mayıs 2009 Salı
PORTUGAL DİTADOS
BUGÜNLERDE HAYAT
5 Mayıs 2009 Salı
KRİZZZZZ :Z :Z :Z
Okumayanlar ve de gözden kaçıranlar için burada:
İki yakası bir araya gelmediği yetmiyormuş gibi, bir de krizin gazabına uğrayan adam çareyi kriz uzmanı Mişon'a gitmekte bulmuş.."Bak" demiş Mişon, "Söylediklerimi yaparsan, bırak krizden kurtulmayı krizle alay bile edersin. Acele gidip hemen aletinin üzerine 500 Euro dövmesi yaptır." Adam şaşkın şaşkın bakarken Mişon izah etmiş..
"Bunun krizde üç faydası var..
Bir.. Devamlı para ile oynarsın..
İki.. Paranın büyüdüğünü görürsün..
Üç.. Borç isteyene seve seve verirsin."
21 Nisan 2009 Salı
OkAAAn
11 Nisan 2009 Cumartesi
MİNİKLERİMİ BEKLİYORUM
Sınavlara çalışma süreci havaların geçişi derken stresle karışık bir yandan da rahatlama karmakarışık geçiyordu ki günlerim Elvan'dan gelen telefonla keyfim tam yerini buldu. Şimdi Trabzon'da evimde miniklerimi bekliyorum. Saatler kaldı, onları burada göreceğime inanamama& heyecan& mutluluk öyle iyi geldi ki bana, moralim tavan yaptı. Hadi gelin artık sabredemiyorum sizi kucaklamak için ;)
31 Mart 2009 Salı
DİNLER & KUARK'S & BİLİM
BİR
İnsan aklının kavrama sınırlarını aşan küçüklükteki protonu oluşturan kuarkların boyutu ise tabii ki daha da zorlayıcı sınırlarda sadece ama sadece 10(-18) yani 0,0000000000000000001 metre !!! 3 ana gruptan ve 6 farklı şekilden oluşan kuarkların tamamına ise "hadron" deniyor. Hadronlar da "kuark" ve "karşı kuark" olmak üzere 8 tür mevcut.