31 Aralık 2008 Çarşamba

YENİ YIL ESKİ YIL, NELER GÖTÜRDÜN GETİRDİKLERİN NELER OLACAK Kİ???


Reason to Believe - Rod Stewart



2 yıl öncesiydi, anneannemlerdeyiz tam da bugün. Kalabalığız oldukça, labirent gibidir yaşadıkları yapının içi de dışı da. Teraslar arası geçişler vardır cicianneye (notun dibi : annemin yengesine derim ben böyle, üveylik durumları değil yani..) , rahmetli Arize nineye...



[26 Aralık: Telefonum kapalıydı, 15:30 gibi fark ettim, açtım ve annemi aradım. Yorgun sesiyle


Annem: Ebruu


Ben: Anneee, ne yapıyorsun? Telefonumun kapalı olduğu yeni fark ettim ve açar açmaz seni aradım, bugün aramamışsın beni.


Annem: Babaannemin başında bekliyorumi ne yapayım.


Ben: Bugün nasıl Arize Nine?


Annem:Yerde yatıyor işte.


Ben: Neden yerde yatıyor ki?!!!


Annem: Çünkü öldü.


Ben: Öldü mü? Bana neden söylemedin? Nasıl yani öldü mü şimdi! Ben seni arayacağım, iyi değilim anne. ]



Neyse anlatmadan geçemedim, devamını anlatıp da o günü tekrarlamayı istemiyorum, en azından bugünü baş ve göz ağrısı olmadan geçireyim ;)

Kalabalık, herkes bir orada bir burada. Harala gürele bir curcunayla geçen saatlerin ardından tüm nefesler birleşiverdi ciciannelerde. Müzik cd hazırladık hemen kuzenle, yengem aradı "Ebuş üst çekmecede rujum var, onu da getir gelirken."


Ruj, cd, kamera, içki, aperatifler, çerezler, çerezler, çerezler... Süsler içinde bir teras ve adeta kıyafet balosuna gitmişsin izlenimi yaratan yetişkinler. Belki de doğru kelime değil bu ya sadece yüzlerine yaptıkları abuk makyaj ve vücutlarına doladıkları bırbınlar... Galiba kar da vardı, vardı, vardı. Ciciannemin kalburabastıları da vardı.


Eğlendikçe eğlendik, güldükçe güldük. Coştuk, dayımın dedemlere çaktırmamak adına el altından verdiği viskiler ardı ardına sıralandı tüm gençlere. Nurgül geldi sonradan aramıza, elinde kocaman bir yeni yıl pastası, elleriyle yapmış, lezizdi le-ziz! Nil'den bir parçayı ve bir de "Pump It'' 'i yine yine dinlemiştik. Aslında kayıtları da hala izlememiş olduğumu şimdi fark ettim. Bunları yazarken bile sızlıyorsa burnum izlemek şimdilik mümkün değil anlaşılan. Eniştem, Dayım, Yengem, Arize Ninem içten gülüşünüzü hiç unutmadım, bize oralardan gülücüklerinizi gönderin. İyiliklerinizi hissettirin. Dualarım hep sizlerle, yerinizde rahat olun. Bizi huzur içinde bekleyin.


Nasıl girersen yeni yıla öyle gider faso fisosu, yılın son aylarında hortlamıştı zaten. Hortlayan faso fiso kısmı kesinlikle. İnanmadığım lafın ispatı olmasaydı keşke. Kimin nerede oturduğunu, dayımın mimiklerini, yengemin sesini herşeyi an be an öyle net hatırlıyorum ki. Önemini çoktan yitirmiş yeni yıl kutlamarı, artık 2 yıldır hüzünlü, evdeysem huzursuzluk veren hep kalabalıklarla geçirmek istediğim sevimsiz tuhaf bir hal aldı. Geriye atmak istedikleriminin sesini duymamak için olsa gerek.


Şükürler olsun, acımızı unutturacak yeni bir acımız olmadı, sağlık sorunu, o, şu, bu yok işte sorunlar yoktu bu yıl. Yeni yılda da olmasın. Hep geçmişin hüznü olsun, mahsunluğu, burukluğu olsun. Hayatımıza sevinçler dolsun, huzurlu, sağlıklı, başarılı, mutlu, güzel kazançlı, sevgi dolu dostluklar, gülüşmelerle dolu keyifli anlar olsun.


Üzüntülerin, sıkıntıların, kötülerin ve kötülüklerin eski yılda kaldığı, herkes için yeni yılın tüm güzellikleri kucakladığı bir yıl olması dileğiyle. Mutlu seneler!!!



7 Aralık 2008 Pazar

KISA BİR BOŞLUK

Uzun zamandır yazamadığım blogumda yakın zamanda paylaşmayı plandığım çok şey var, bir sürü yenilikler :) Ama benim biraz daha zamana ihtiyacım var, biraz daha kendime, biraz daha bize. Bu arada birçok blog arkadaşımı okumaya gayret ediyorum.

Nice bayramları yüreğimizde daha fazla acı olmadan karşılamak nasip olsun. Herkese iyi bayramlar...