28 Temmuz 2008 Pazartesi

27.07.2008

İnsanlıktan çıkmışların canavarlığında yaşamını yitiren 17 kişiye Allah rahmet eylesin,ailelerine sabır versin.Yaralıların da yardımcısı olsun.Bu son olsun demekle bitecek değil ama en azından daha çok masum hayata veda etmesin bu çirkin saldılarla,mutlaka önüne geçmenin bir yolu olmalı.

27 Temmuz 2008 Pazar

FOR ???????

Sadece...

Seni çok özledim.

:(

Hepsi bu kadar.

Bilsen bir faydası dokunur mu???

26 Temmuz 2008 Cumartesi

KARMA

Artık güzel şeyler yazayım istiyorum iç karartıcı haberlerin olduğu bir bloga döndü benimkisi.Yazacak o kadar da çok şey var ki aklımda biriken ama bu sıcaklar beni mahvetti,esir aldı :( Hiç bir yer esmiyor,yapış yapış vücudum,sürekli duş almaktan yoruldum artık.Baygınlık geçiriyorum sıcaktan uyuyorum ama aynı sıcak sık sık da uykusundan ediyor adamı.Bu ne yaaa!!!İnsan evladı dinlenmek için uyumuyor mu yaw,ben resmen 10 ton yük taşımış,silindirin altında kalmış,dayak yemiş hangisi makbulünüzse öyle yorgun,her yerim uyuşmuş ağrı içinde kalkıyorum.SERİNLİK İSTİYORUZ...

Geride bıraktığımız pazartesi dayımların mahkemesi vardı,ilk kez mahkemeye katıldım ilk kez o katili gördüm,hayatımda ilk kez NEFRET ETMEK neymiş tüm iliklerimde hissedercesine yaşadım.Nefreti tattım :( Sıktım durdum kendimi katili gözlerimizin içine bakarken,gözleri takıldı çünkü ilk kez annem ve ben mahkemeye katıldık yabancıladı herif bizleri.Seri konuşmalar arasında ne halt olduğu pek de anlaşılmıyor,kaçıyor akıyor kelimeler.Yakalayabildiğim yerdeyse mahkemenin sonucu açıklanıyordu 9 yıl 4 ay hapis cezası...O an farkına vardım yumruklarımla tık tık yaptığım oturağın kolunu azad ettim ilk iş,dudaklarımı hala yanmasına sebep olacak derece ısırdığımı gözlerim dolarken...Avukatı daldı hemen lafa temyizini istiyoruz diye,ohaaaa isterseniz olayı yok olmamış sayalım canı sağ olsun sanki yattığı ceza dayımı,yengemi,eniştemimi getirecek!!!!! Sarsıldım,bekliyorduk bunu ama sarsıldım ben yine de.Bir de katil herife söz verilince demez mi temyiz sonuçlanana kadar tahliye mi istiyorum.İşte ben burada ağlamaya başladım.Bizim avukatlardan biri söz aldı "197 promil alkolle aşırı süratte seyir halindeyken çocuğunu üniversiteye yolcu etmeye giden bir ailenin arabasına çarpıp 2 çocuğu hem annesiz hem babasız bırakmış olup.Bir bayanı ölümüne sebep olacak derecede yaralayıp hayatındaki tek varlığı olan eşinin ölümüne sebep olmuştur,onlar da çocuğu olmayan bir aileydi.Bunların göz önünde..." devam eden cümlesinde gözyaşlarıma artık hiç mukayet olamıyordum o pisliğe bakarak dinledim içimden küfürler ettim :( öfke duydum...Tahliyesi red edildi.Temyize gönderildi.Cezasının 3'de 2'sini yatması da söz konusu yani 6 yıl 2 ay...Eğer bizlerin gözü hala yaşlı ve içimiz bu denli yanıyorsa eminim ki bu yasada inanılmaz yanlış giden şeyler var.Yoksa hepimiz biliyoruz ömür boyu da yatsa ne gidenlerin gelmeyeceğini ne de yaşadıklarımızın hiç birini unutturmayacağını :(

Olasılıksız kitabının sonlarına yaklaşmak üzereyim,bugünlerde elime alıp da pek okuyamadım dolayısıyla çok uzadı okuma işi.Ara sırada fizik kurallarının çokca üzerinde durulduğu bir kitap olsa da okuması oldukça keyifli anlatımı çok güzel,ben çok sevdim tavsiye etmek istedim bir kez daha.Ama ben fizik bölümünde okumasaydım sıkılacağımı düşünüyorum bu kitaptan,açıkçası dersime yararı da olur diye sabredip oraları defalarca okudum ki yer etsin aklımda diye.

Bunlar da biricik dayımdan geriye kalan bahçesinden bir salkım üzüm,emek çok vermişlerdi bu nimetler için,hevesi de çoktu en güzellerini seçer çıkarırdı bizlere Nur içinde yatsınlar :

Bu arada bana fabrikada çalışanlar için çokca yazılar geldi,işsiz kaldıkları için üzülenler bir hayli çok unutmadan açıklayayım hemen.Yeni bir fabrika kurulana kadar çalışmaları için hepsi bir yerlere yerleştirildiler,zaten sigortadan maaşları da ödenecek.Yani endişe edilecek üzülecek ihtiyaçlık durumları yok Allah'a şükür.

Biz bir de bu arada sık sık Tokat'a gelip gitik anneannemin göz sorunları için.Yeni açılmış misler gibi bir özel hastanede doktoru.Cumartesi günü yarım gün de olduğundan tenha idi hastane.Gayet temiz,modern bir hastaneden gözüme takılan memleketim insanından manzara.Önünde eğilip bol köpüklü kahvesini de yapı ikra ederdim ağamıza ama mekan uygun değildi ki beaa ;)

Hoşçakalın,yüzümüzden tebessüm hiç eksik olmasın :)

25 Temmuz 2008 Cuma

22 Temmuz 2007 22 Temmuz 2008

Meşhur fıkradır, bilirsiniz. Nasrettin Hoca, elinde bir değnek, evinin önünde, toprağı eşeleyip duruyormuş.Sormuşlar: - Hayırdır Hocam, ne yapıyorsun? - Yüzüğümü arıyorum. - Evin önünde mi kaybettin? - Hayır samanlıkta düşürdüm. - Hocam, samanlıkta kaybettiğin yüzüğü ne diye evin önünde arıyorsun? - Samanlık karanlık...

Ayrıca samanların içinde yüzük aramak zor.
Türkiye "üretimi, yatırımı, istihdamı, AB'yi, ihracatı, büyümeyi" konuşurken, ne oldu da "saatler duruverdi?" Ne oldu da ülke birden "geriliverdi?" Ne oldu da siyasi yarış birden "kamplaşmaya" dönüverdi?

Her seçim "yeni bir başlangıçtır... Yeni bir beyaz sayfadır." 22 Temmuz 2007 seçimlerinin üzerinden "bugün 1 yıl geçti." Ama "beyaz sayfa" nerdeee? Siyasi ortam tam bir "karalama defteri."

Ve herkes kusuru "başkasına" atıyor, "samanlıkta kaybedilen, başka yerde aranıyor."

Yavuz DONAT

19 Temmuz 2008 Cumartesi

NAZ & NİL

DOĞUŞTAN FANATİK FENERBAHÇELİ İKİZLER NAZ & NİL DÜNYA'MIZA HOŞGELDİNİZ

Kuzenim Çiğdem& eşi Serkan bebek bekliyorlardı ve bugün 9 aylık bir macera yerini yepyeni güzelliklere,alışkanlıklara bıraktı.Saat 10 sularında sağlıkla dünyaya geldiler ikizlerimiz Naz & Nil,ailemizin yeni dünyaları sadece 2 kg lar,ufacık tefecik verdikleri mutluluk ise hiçbirşeyle ölçülemez.Serkan fanatik Fenerbahçeli,eniştemin gönlüne göre olmasa da damatın takımı ailenin arda kalan tüm bireyleri fanatik ötesi Fenerbahçeli ve lütfen DİKKAT 19.07 kızların doğum tarihi ancak bu kadar isabet edebilirdi Fenerbahçenin kuruluş tarihine :) Hahahaa "Doğuştan fanatik" dedikleri bu olsa gerek...





NİL










NAZ

15 Temmuz 2008 Salı

YANGIN

Küvetin ortasındayım,
başımdan akan dolu dolu su
Bir uğultuyla derinliğe taşıyor beni.
Sonsuzluk içinde
uzaklaştırıyor durmaksızın
Tüm o su damlaları sanki
benim dışımda başka
bir yere aitler

10'da başladı herşey
Uzaklardan siyah siyah dumanlar hızla yaklaştı
Dışarıdan ama
İçimizden birşeylermiş
Taa ki
Siyah dumanlar çatımızın üstünü sarana kadar
bilemeyecekmişim
Yılların emeğinin kül olduğunu
Odamın camını açtım
Gökyüzünü mateme boğan siyahı izledim
İçim yandı
Babacığımın sesini duydum
kötü oldum
Çay saatine denk gelmiş
İçim az da olsa ferahladı
Saat 1'e geldi
ben hala uzaktan seyirciydim olanlara
Geriye bu enkaz kaldı
ve bir de şaşkın bizler
(Buna da şükür olsun
Can kaybı yok)

Öncesi:


13 Temmuz 2008 Pazar

BENİM NİHAİ SONUM::DANS

Bakıyorum da bugüne kadar dans konusunda hep yetenek istemişim yazılarımda.Son günlerde fark ettim nedense ben yeteneksiz değilim ki!!!Nasıl okulun modern dans ekibinde varolabilirdim,dansın envayi çeşidini yapabilirdim,verildiği kadarıyla ;) Yani profesyonel destekle çok iyi işler çıkarabilirim.Okuldaki dans partnerimin şu an İzmir'de yarı profesyonel lisanlı bir salsa ve bachata dansıçısı olarak eğitim veriyor olması,hatta ve hatta Dans Şampiyonasında temsilci olması beni kendime getirdi.Şimdiye kadar kendime haksızlık ettiğime kanaat getirdim.Önümdeki örnek çok güzel....Fiziğim de elverdiğine göre benim için de geç kalmışlık diye birşey söz konusu değil,rahatladım :) Belki bende profesyolliğe koccaman bir adım atarım.Tüyoları aldım,en azından eski teknik bilgilerimle bol antreman,yeni figürler için dans filmleri ve arşivlerinden tırtıklanıp bana yollanmış müziklerin ritmine kendimi teslim ederek profesonellik için eğitim alıncaya kadar bedenimi de bildiklerimi de soğutmayabilirim.Umarım yakın zamanda bu posttaki tüm yazdıklarım gerçekleşir :) Bahsettiğim son günlerde ki keşfimin nedeni:sorgulamama,dansı iliklerimde hissetmeme neden olan belki de hayatımı düşündüğümden farklı bir yöne çeviren o muhteşem bachata ritmi: Son günlerde üstüste dinliyorum,durduramıyorum kendimi,kopamıyorum bu ezgiden...dans ediyorum,dinliyorum,dinliyorum....

Dame tu querer - Raulin Rodriguez


Kimbilir bir gün bir şampiyonaya katılacak olursam ve bu alan bachata olursa ki favorimdir,parçam şimdiden hazır.Hadi sizde şimdi benim yapacağım ve defalarca yaptığım gibi bu ritme teslim edin,bırakın ruhunuz ve bedeniniz flört etsin biraz ;)

12 Temmuz 2008 Cumartesi

HOPE MY PRAYER WILL COME TRUE!

MY GOD,
I DONT WANT A MIRACLE
I WANT ONLY A LITTLE GOOD THINK
:(

11 Temmuz 2008 Cuma

KEŞKE...

Yeni bir blog keşfettim,biraz bakındım sonra bir posttuna iliştirilmiş bu parça beni aldı benden.Tütsülendim,büyülendim,efkarlandım,hüzünlendim,anımsadım olanları bitenleri,özledim...

Keşke....



Baska Turlu Bir Sey - Yeni Turku

10 Temmuz 2008 Perşembe

GEÇTİĞİMİZ PAZAR



Geçtiğimiz pazar,yine isteksizce gittiğim Amasya'dan mutlu mutlu dönüverdim.Her defasında 45 dk'lık o yol gözümde büyüyor.Amasya'da uzun zamandır yolun karşı tarafından gördüğüm fakat bir türlü oturmanın kısmet olmadığı bir çay bahçesi vardı.Nihayet orada birşeyler içmek nasip oldu.Sakin ve hafif serinti eşliğinde güzel bir de sohbet,çok iyi geldi ;)
Oradan da kuzenlerimin isteği üzerine müzeye uğradık.Ne için mi bu kadar istediler??? :)



Müze bahçesinde yer alan Selçuklu Sultanı l. Mesud'a ait türbede teşhir ediliyorlar.Mumyalar 14. yy. İlhanlı'ların Anadolu'daki hakimiyetleri döneminde nazırlık ve emirlik yapmış şahsiyetlere ve onların yakınlarına aitmiş.4 yetişkin ve biri kız biri erkek çocuk olmak üzere 6 adet mumya bulunmakta.





Daha sonrasında müzeden koyulduk bizim mekanımız olan Eylül Buğusu'na.Burası olmaza olmazımız,mutlaka her gidişimizde takılırız buraya.Hatta öyle ki bir keresinde annemle Amasya üzerinden Antalya'ya gidiyoruz ve otobüslerimiz arasında 3 saate yakın bir bekleme süresi var.Bıraktık valizleri emanete,atladık gittik 19. yüzyıldan bugüne kadar yaşayan bu konağa,avlusunda mis gibi kokusunu etrafa bonkörce yayan asma...Herşey mükemmel orada.Bol bol fotoğrafını koymak istedim buranın.Son kare de babamın bira keyfini kursağında bırakan (bence tabii) tavla oyunumuz.5-1 yenildi,pardon pardon son ele başladık ben 2 kere atış yaptığımı hatırlıyorum :) Babam hemen şanlısın,zar geliyor sana ondan yeniyorsun oynamayı bildiğinden değil.Ohooo laf üstüne laf,sanki satranç oynuyoruz zar oyunu değil mi bu,bir de kurallara göre hareket ettin mi.Tamaamm.Bana yenilmeyi hazmedemiyor bir türlü,oyunumu beğenmiyor ya ;) Gerçi 5-3' e oyunu alacakken 5-2 atıp bana oyunu vermesi de haklı çıkarıyor birazcıcık onu galiba.Hahahaaa..


by EBRU...

6 Temmuz 2008 Pazar

BANA DA

Dünden beri kurtulamadığım başağrım var,ilaçla üstesinden gelmeyi benimseyemedim bir türlü bu tip şeyleri.Yatıyorum,kalkıyorum,sesten kaçıyorum,elma çıtırdatıyorum...Geçmedi.Sabah sabah da ağlattılar beni,ağrım geçti ama yerini gözümdeki ağırlık aldı ;)
Karşımızda apartman var,hep yeni evlilerin olduğu.Ben balayı apartmanı diyorum artık çünkü evlenenlerin sonu gelmiyor.Dün sabah bir kalktım saat 10'a geliyor,davullar zurnalar,hoopppa.Bu ne ya?? :) İpe bağlı bayrağıydı,balonuydu,süsüydü:düğün yeri kurulmuş.Evde canlı canlı tambur,zurna,darbuka eşliğinde Hadi Hadi'yi söyledik,kahvaltımızı yaparken seyire karşı.Evlenen çift Bursa'daymış.Damat tutuyor kızın kolundan getiriyor memlekete(kız da buralı tabii) "Baba,biz evleneceğiz." diyor.Hemencecik izin bitmeden davetiyeler basılıyor,hazırlıklar yapılıyor 2 günde.Dün eğlenceleri oldu,yemekleri verildi.Bugün de gelini aldılar baba evinden,oooh mis gibi.
Gelini indirdiler arabadan,pek de güzeldi,Allah mutluluklarını daim etsin.Damat avuçlarını dolduran leblebileri gökyüzüne doğru saçtı.İlk defa şahit oldum bu duruma:evlerinin bereketi olsun diyeymiş.Aaa 2 adım gitti kızcağız "Taak paat" bir ses.Kayınvalideymiş sesi yapan :p elinde bir tuğla kızın ayağının dibine doğru fırlattı,kırdı.Bu da:evleri sağlam olsun,kızın kötü huyları kırılsın diyeymiş,çoook güldüm,hoş geldi.Akabinde kocaman tebessümüyle kayınvalidemiz gelinin üzerine doğru havaya rengarenk birşeyler atmaya başladı.Anne bu da ne diyecektim ki annem söyleyiverdi:Kayınvalidesiyle kocasıyla şeker gibi tatlı olsunlar,güzel geçinsinler diyeymiş.Evliliklerinin oluşması,eski gelenekler AĞLATTILAR beni,ağladım.Allah ne zaman nasip eder bilemiyorum ama gördükçe özlemini hissettiğim kesin.Artık ben de istiyorum,yaş ilerledikçe bazı şeyler güdüselleşiyor mu ne???
Gelin ata binmiş ya nasip demiş.

5 Temmuz 2008 Cumartesi

DAVETİYE

Bundan yıllar önce tiyatrocu bir çiftin düğün davetiyesi elime geçmişti.Çok gülmüştüm,hoşuma gitmişti.Mutlaka şimdiye kadar göreniniz vardır bu tip davetiyeleri.Onlarınkinde
"Düğün" oyunumuza hepinizi bekleriz.
Roller:
Gelin:....
Damat:...
Gelin Babası:...

gibi birşeyler vardı :) Bir de cin ali&cin ayşe resimleri,unutmamak lazım,en hoşuma giden ayrıntıydı çünkü.Bugün de facebookta Lisani adlı bir arkadaşımın davetli olduğu bir düğünün davetiyesini gördüm,o da güldürdü beni.Fizikçi olarak böyle bir düğün davetiyem olsun ister miydim düşündüm,kesinlikle eşim kabul edecek olsa bile ben istemezdim ama başkalarında çok hoşuma gidiyor :) Ben daha zarif,sade birşeyler istiyorum,hahahaaa....

Efsun&Derviş'i de ayrıca tebrik ediyorum :) Mutluluklar...
belki biraz zamanla kalbimi beynimle törpülemeyi öğrendiğim için,belki de yaşadığım hayal kırıklıkları yüzünden, belki de yaşamın akıntısına kendimi bıraktığım ve günden güne daha materyalist oldugum için...bilmiyorum...ama yaşadıklarımdan, zamandan öğrendiğim bir şey var ebrucum, başını geriye çevirip beş dakika bakamazsın...bundan önce de sevdin..bundan önce de sevdiğin bir öncekinden farklıydı, hepsine "aşkım" dedin belki de...bundan sonrakine de dersin emin ol...hayatın cilvesi bunlar...boşver de geç...zaman zaman boşver demek ne kadar zor olsa da...emin ol iyi bilirim gecenin bir yarısı uyanıp sigaralar iliştirmeyi ucuca...aklımı o zaman kimi seviyorsam ona rehin vermeyi...çok da sevdim..çok da sevildiğim zamanlar oldu...ama zaman...zaman her şeyi alıp götürüyor....yaşadıklarımdan öğrendiğim tek bir hayatın olduğu...tadını çıkar...sonra pişman olursun...hiçkimsenin yeri doldurulmaz değil...ve unutma senden değerlisi yok...elbette ki duygularını,vicdanını,değerlerini kaybetme...ama kendini de kaybetme...kırık aynada bütün aranmazmış...daha çok şey var yaşanacak...

4 Temmuz 2008 Cuma

BU MUDUR?

bu mudur(acoustic) - nil karaibrahimgil

Bir şarkının tam ortasında sesimi kaybettim.

3 Temmuz 2008 Perşembe

ÜZGÜNÜZ

Gin N Juice (Country Mix) - Some random ass shit




Buz gibi su dolu bir havuz,kimsecikler yok.

Şezlonga serilmişim,güneş sarmalamış bedenimi.

Arada tenimde hissettiğim rüzgarın tatlı serinliği.

Yine kulağımı dolduran müziğim ;)

AMA

Huzursuzum,mutsuzum,tatminsizim.

Phish'den Gin N' Juice var oldu tüm o saatler boyunca müzikçalarımda

O bile kurtarmaya yetmedi ruhumu

Ne yapsam olmuyor.

En azından sesini duymam için bahanem vardı:

Artık o da kalmadı.

Hiç böyle olmamıştım.

Ne oldu bana?

:(

Üzgünüm.

Üzgünmüş.

2 Temmuz 2008 Çarşamba

AYRILIK



Cem Adrian - Ayrilik.mp3 -

Uzun zaman üzerine ilk defa birşey beni gerçekten üzüyor,yeni yeni farkına vardırıyor bu dokunuş içimdekileri:dokundu...Yalnız hissediyorum kendimi,ona sokulmak istiyorum,sıcaklığını hissetmek,güvende olmak,sessizlik içinde sakince öylece kalmayı...Yapacak birşey yok,ağlayarak gülmekteyim halime.Şimdiden özlüyorum...Yakınındayken uzakta olmak:Kimilerine elimizi uzatsak dokunacak kadar uzaktayız,kimilerine de her an içimizde yaşayacak kadar.Her ikisi de canımı acıtırken biraz merhamet,anlayış ve küçücük bir cesaret umuyorum hayattan şimdi.Sevgimden kaçmayı istemiyorum,sarılabilecekken uzaktan bakmayı,dokunabilecekken seyretmeyi,yaşarken kaybetmeyi,gülebilecekken ağlamayı,mutluluk varken mutsuzluğu...

JEUX D'ENFANTS

romance - apocalyptica

AŞK,AŞK,AŞK


Ayrılmanın gökteki yıldızlar kadar çeşidi vardır.

SHAKESPEARE


Eve yeni girdim,biraz kendime kalmamaya ihtiyacım vardı.Ayağım geri gitti,bende...Gökteki hangi yıldız kaydı bana bilemiyorum ama beni uğrattığı hayal kırıklığının ve üzüntüsünün şiddeti tartışılmaz.Filmlerde olur hani bir kız vardır gri-mavi boyalı odanın tam ortasında durur.Kamera ağır ağır etrafında 360 derece döner.Usul usul artmaya başlar dönüş hızı,döner döner odadaki tüm eşyalar/insanlar algılanamayacak hızla yok olurlar.Kamera durur geriye kalan bomboş odada ayakta bir kızdır...Ben o kızım,şaşkınım...Kırgın mıyım?Kötü biri mi?Hayır.İçimde koccaman bir burukluk var maalesef sabahında kalp ritmimi de artıran.

En azından kimlere ne şanslar tanınırken bu denli çabuk olması ne feci :) Ben hala gülebiliyorum,sinirsel durumun da etkisi var tabii ancak şaşkınlıktan olduğunu belirtmekte fayda görüyorum.Avunamadım çünkü duyduklarımla.Duyduklarımı göremedim gözlerinde belki de.Gitmek istemezken kalmamasına sebep cesaretsizliği mi acaba diye hayıflandım içimden,gözlerimi yüzüne odaklamışken,ellerimi kontrol edemezken.Ve o sadece ama sadece bana bakıp tebessüm ederken ağzından sıra sıra cümleler çıkıverdi arada,her defasında koca bir belki doldurdu içimi belki dank eder.Etti mi?Etmedi.Eder mi?Edebilirmiş.Oysa devam etmesi için bir sürü sebep vardı hatta bitirmek istemesinden çok daha fazlası,yeter ki istediği ilişkimiz olsundu.O öylece patlatırken cümleleri,benim ne düşündüğümü merak ediyor muydu acaba yada ne denli dürüst davranacağımı.Ben yorgun olduğu için kalkıp başı için masaj yapmayı düşünecek kadar saf,yapmaması gerektiğini ilecek kadar da kontrollüydüm.Ama bundan habersizdiAğzından dökülen her kelimenin doğruluğuna inandığım için belki'lerimin sonu gelmedi.Aslında ona kıyamadığım için benim belki'lerim son bulmadı:beni daha tanımıyordu bilmezdi kıyamadığım insanların beni üzecek herşeylerine her zaman hak vereceğim birşeyler bulacağıma ve bunun bana bu noktada duyduklarımdan farklı bir cümle olarak geri döneceğini ummama sebep olacağına.Gitmeye kafasını koyduğu şey bir tek şehir olsaydı diye umut ettim,öyle ya ikimizde aynı farklılığı istiyorduk.Ben oldum kabullenen herşey de olduğu gibi bitirdiğinde de...



Ağzımdan alo çıkarken içim "canıımm" diyecek kadar kıpırtılı ama çekingendim,engeller kalkmıyordu belki de ayrılık sinyallerini alamadı bu yüzden...Başkaaa????Aşıktım;hoşlanmış...Özlüyordum;kafasında ayrılığı kurmuş... Yormaktan korktum;yorulmuş...Bunaltmaktan çekindim;bunalmış...Aşık oldum,O da belli edebilsin istedim en azından hissetiklerini;Belki pişmanlığı olurmuş...(Hissedebileceği)Tanımayı istedim;Zamanı olmuyormuş...İyi biri olduğunu düşündüm;İyi biriymiş...İyi anlaşabilen,dengeleyici bir çift olacağımıza inandım ve başladım;O bitirmiş...İyi de "Ben ne yaptım ki???"



"Başka türlü birşey benim istediğim...." ile başlattığı masalın sonunda "Bana düşen kabullenmek,zor da olsa çekip gitmek..." sözlerini dilime dolamışş.

En lanet en b**tan durumlardan olsa gerek tamamen duygularının ortada olduğu bir anda elinde olmadan silinmek istenmesi.Ne halt yersen ye!!!Yalvarıp yakaracak mısın,ağlayacak mısın,ne yapacaksın.İnandığım birşey var:Eğer birine gerçekten değer veriyorsan ve o insanla,ilişkinle ilgili sorunun yoksa sımsıkı sarılmalı çünkü hayat denen şeyin planlarımıza yetecek kadar var olup olmayacağını bilmiyoruz.Benim hayatımda ilişkiler çok önemli ve sevgi/hoşlanma/aşk herneyse tüm bu türevlerin hissedildiği yerde birbirini isterken söylenen kelimenin "Bitsin." olması beni karıştırdı:üzüntü,ağlama,gülme,özlem,soru işaretleri,burukluk,boşluk,az biraz kırgınlık,vb.Uykum da keyfim de kaçtı :( Neden neden neden???Ufff.Bir yerlerde bir gedik olmalı...Tıkandım;kelimeler,cümleler...Herşey eksik,yetersiz.Ben çok şey istemedim :( Sevdiğimi hissetmek adına sarılmak ve onu tanımak...Hepsi bu.



Bitmesin,bitmemeli o,şu,bu,bıdı bıdı vıdı düşünsenenize savunmanız olamıyor savunulacak bir halt yok.Orolololuup,kalbinizden gelen herşeyi geri sarıyor,Tamam diyebiliyorsunuz,tercihlerine boyun eğmek zorunda kalırken.Aniden apar topar terk edilirken ama yine yeniden anlayışlı olmanız gerekiyor :) İçler acısı...




Benim Placebo'm;Kendim...--->Bir kez daha anlamış oldum bunun salt doğruluğunu ve insana gerçekten malum olduğunu kötü şeylerin.

Oysa;dinlenecek-söylenecek çok şarkımız vardı,izlenecek dvd'lerimiz,konuşacaklarımız,paylaşacaklarımız,öğreneceğimiz,güleceğimiz,gezeceğimiz,göreceğimiz,tüketeceğimiz,üreteceğimiz,keşfedeceğimiz,oynayacağımız,tanıştıracağımız,çok çok daha fazlası vardı.Ben vardım,sen vardın...Biz olduk.Ardından yabancı olmak,olabilecekse eğer.Şaşkınım.



Özetle Macide TANIR'ın dediği gibi "Ağlamayı aşan bir derinlikteyim."


(Placebo:Hastalara sadece psikolojik olarak destek sağlasın diye yalandan verilen ilaç.)

1 Temmuz 2008 Salı

AMNESTY BANNER'I

"Amnesty bannerı Cannes’da Cyber kategorisinde finalist oldu !

DDB & Co. nun nefis fikrini, 41? 29! muhteşem işciliği ve emeği ile birleştirdiğimiz Uluslararası Af Örgütü bannerı, Cannes Cyberlions’da finalist oldu!
Bizi çok heyecanlandırdı bu gelişme, özellikle Türkiye’den gönderilen birçok iş arasından tek bir finalist çıkması üzücü olsa da, emeklerimizin boşa gitmediğini görmek sevindirici!
Banner’a buradan bakabilirsiniz!"

Uzun zamandır blogunu takip ettiğim Alemşah Öztürk'ün blogundan alıntı bu cümleler.Her yaptıkları iş cidden heyecan uyandırıyor bende,hatta ve hatta ona da söylediğim gibi kıskanıyorum ben bu ekibi.Keyifli projelere imza atan bu ekibin yaratıcılığını yukarıdaki linkte belirttiğim banner'dan da çok çok iyi anlayacaksınız.İnsanı düşündüren,içini buran bir proje... Ancak böyle güzel ilgi uyandırılırdı diye düşünüyorum.Ekibi tekrar tebrik etmek istiyorum buradan;aklınıza,elinize sağlık ;)