2 Temmuz 2008 Çarşamba

JEUX D'ENFANTS

romance - apocalyptica

AŞK,AŞK,AŞK


Ayrılmanın gökteki yıldızlar kadar çeşidi vardır.

SHAKESPEARE


Eve yeni girdim,biraz kendime kalmamaya ihtiyacım vardı.Ayağım geri gitti,bende...Gökteki hangi yıldız kaydı bana bilemiyorum ama beni uğrattığı hayal kırıklığının ve üzüntüsünün şiddeti tartışılmaz.Filmlerde olur hani bir kız vardır gri-mavi boyalı odanın tam ortasında durur.Kamera ağır ağır etrafında 360 derece döner.Usul usul artmaya başlar dönüş hızı,döner döner odadaki tüm eşyalar/insanlar algılanamayacak hızla yok olurlar.Kamera durur geriye kalan bomboş odada ayakta bir kızdır...Ben o kızım,şaşkınım...Kırgın mıyım?Kötü biri mi?Hayır.İçimde koccaman bir burukluk var maalesef sabahında kalp ritmimi de artıran.

En azından kimlere ne şanslar tanınırken bu denli çabuk olması ne feci :) Ben hala gülebiliyorum,sinirsel durumun da etkisi var tabii ancak şaşkınlıktan olduğunu belirtmekte fayda görüyorum.Avunamadım çünkü duyduklarımla.Duyduklarımı göremedim gözlerinde belki de.Gitmek istemezken kalmamasına sebep cesaretsizliği mi acaba diye hayıflandım içimden,gözlerimi yüzüne odaklamışken,ellerimi kontrol edemezken.Ve o sadece ama sadece bana bakıp tebessüm ederken ağzından sıra sıra cümleler çıkıverdi arada,her defasında koca bir belki doldurdu içimi belki dank eder.Etti mi?Etmedi.Eder mi?Edebilirmiş.Oysa devam etmesi için bir sürü sebep vardı hatta bitirmek istemesinden çok daha fazlası,yeter ki istediği ilişkimiz olsundu.O öylece patlatırken cümleleri,benim ne düşündüğümü merak ediyor muydu acaba yada ne denli dürüst davranacağımı.Ben yorgun olduğu için kalkıp başı için masaj yapmayı düşünecek kadar saf,yapmaması gerektiğini ilecek kadar da kontrollüydüm.Ama bundan habersizdiAğzından dökülen her kelimenin doğruluğuna inandığım için belki'lerimin sonu gelmedi.Aslında ona kıyamadığım için benim belki'lerim son bulmadı:beni daha tanımıyordu bilmezdi kıyamadığım insanların beni üzecek herşeylerine her zaman hak vereceğim birşeyler bulacağıma ve bunun bana bu noktada duyduklarımdan farklı bir cümle olarak geri döneceğini ummama sebep olacağına.Gitmeye kafasını koyduğu şey bir tek şehir olsaydı diye umut ettim,öyle ya ikimizde aynı farklılığı istiyorduk.Ben oldum kabullenen herşey de olduğu gibi bitirdiğinde de...



Ağzımdan alo çıkarken içim "canıımm" diyecek kadar kıpırtılı ama çekingendim,engeller kalkmıyordu belki de ayrılık sinyallerini alamadı bu yüzden...Başkaaa????Aşıktım;hoşlanmış...Özlüyordum;kafasında ayrılığı kurmuş... Yormaktan korktum;yorulmuş...Bunaltmaktan çekindim;bunalmış...Aşık oldum,O da belli edebilsin istedim en azından hissetiklerini;Belki pişmanlığı olurmuş...(Hissedebileceği)Tanımayı istedim;Zamanı olmuyormuş...İyi biri olduğunu düşündüm;İyi biriymiş...İyi anlaşabilen,dengeleyici bir çift olacağımıza inandım ve başladım;O bitirmiş...İyi de "Ben ne yaptım ki???"



"Başka türlü birşey benim istediğim...." ile başlattığı masalın sonunda "Bana düşen kabullenmek,zor da olsa çekip gitmek..." sözlerini dilime dolamışş.

En lanet en b**tan durumlardan olsa gerek tamamen duygularının ortada olduğu bir anda elinde olmadan silinmek istenmesi.Ne halt yersen ye!!!Yalvarıp yakaracak mısın,ağlayacak mısın,ne yapacaksın.İnandığım birşey var:Eğer birine gerçekten değer veriyorsan ve o insanla,ilişkinle ilgili sorunun yoksa sımsıkı sarılmalı çünkü hayat denen şeyin planlarımıza yetecek kadar var olup olmayacağını bilmiyoruz.Benim hayatımda ilişkiler çok önemli ve sevgi/hoşlanma/aşk herneyse tüm bu türevlerin hissedildiği yerde birbirini isterken söylenen kelimenin "Bitsin." olması beni karıştırdı:üzüntü,ağlama,gülme,özlem,soru işaretleri,burukluk,boşluk,az biraz kırgınlık,vb.Uykum da keyfim de kaçtı :( Neden neden neden???Ufff.Bir yerlerde bir gedik olmalı...Tıkandım;kelimeler,cümleler...Herşey eksik,yetersiz.Ben çok şey istemedim :( Sevdiğimi hissetmek adına sarılmak ve onu tanımak...Hepsi bu.



Bitmesin,bitmemeli o,şu,bu,bıdı bıdı vıdı düşünsenenize savunmanız olamıyor savunulacak bir halt yok.Orolololuup,kalbinizden gelen herşeyi geri sarıyor,Tamam diyebiliyorsunuz,tercihlerine boyun eğmek zorunda kalırken.Aniden apar topar terk edilirken ama yine yeniden anlayışlı olmanız gerekiyor :) İçler acısı...




Benim Placebo'm;Kendim...--->Bir kez daha anlamış oldum bunun salt doğruluğunu ve insana gerçekten malum olduğunu kötü şeylerin.

Oysa;dinlenecek-söylenecek çok şarkımız vardı,izlenecek dvd'lerimiz,konuşacaklarımız,paylaşacaklarımız,öğreneceğimiz,güleceğimiz,gezeceğimiz,göreceğimiz,tüketeceğimiz,üreteceğimiz,keşfedeceğimiz,oynayacağımız,tanıştıracağımız,çok çok daha fazlası vardı.Ben vardım,sen vardın...Biz olduk.Ardından yabancı olmak,olabilecekse eğer.Şaşkınım.



Özetle Macide TANIR'ın dediği gibi "Ağlamayı aşan bir derinlikteyim."


(Placebo:Hastalara sadece psikolojik olarak destek sağlasın diye yalandan verilen ilaç.)

2 yorum:

Unknown dedi ki...

TAHİRLE ZÜHRE MESELESİ

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.

Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?

Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Nâzım HİKMET

Ebru ER HASANÇEBİ dedi ki...

@Adem;söyleyecek bir söz bulamıyorum.