18 Ekim 2008 Cumartesi

UYKUM KAÇTI TUTAMIYORUM

00:16
Yatağıma giriyorum.
Başım da tarifsiz ağrı var.
Hemen uyuyabiliyorum.
Kimbilir belki de gün içindeki ruhsal yorgunluğumun etki.
01:19
Annemin telefonu ısrarla çalıyor.
Babam fırlıyor.
Telefona yetişemiyor.
Hepimiz ayaklanıyoruz.
Ben duyduğum andan itibaren duymazlıktan geldim.
Aslında donup kaldım da diyebilirim.
Malum o haberi de uykumuzu bölen bir telefon sesiyle almıştık.
Korktum.
Korktuk.
Numaraya baktık.
Başka bir ülkeden aranmış annecik.
Kimselerimiz de yok ki...
Yanlış oldu.
Ama bizim gecemizde mahvoldu.
Uykusuna kaldığı yerden devam edebilen anne.
Uyku kaçağı olan tv başında bir baba.
Kaçırdığı uykusunu tutmaya çalışan bir genç kız yani ben.
Bir de karnıma kılıç gibi saplanan o ağrı.
Baş ağrısı.
Sağ sol her şekilde uyumaya çalışırken aklımda dolanan yığınla şey.
Ne tuhaf bir gündü.
Ne talihsiz zamanda yanlış aramaydı.
Köpekler kavga ediyor.
Uğultular dolu gecenin sessizliğinde.
Pc'min başına geçiyorum.
Yazıyorum ama yayınlamıyorum.
Ne olduğu belirsiz kan gibi lekelere bulanan fıstık kavurması.
İyiyi kötü yapanlar.
Sevaplar.
Günahlar.
Karmaşalar.
Polis koruması.
Beyin soğancığına darbe alan ufak prenses.
Su testisi yolunda kırılırmış.
Ölümler.
Ziyaretler.
Tuhaf bir gündü.
Öğleden sonra başlayan.
Gecenin bu saatinde devam eden.
Uyumalıyım.
Sabah olmalı.
Dün de bırakmalıyım.
Huzursuzluğu.
Tuhaflıkları.
Gözümü açmalıyım.
Sevgimle.
Mutluluğumla.
Masumluğumla.
Dinginliğimle.
Vurdumduymazlığımla...

Hiç yorum yok: