20 Şubat 2008 Çarşamba

BİR YALNIZLIK OYUNU...

OTİZM

"Yaşamında öteki kişilere ulaşabildiğin anlar,bir ormandaki kuş ötüşleri gibi olacak:
Uzaklardan gelip geçerken kısacık bir süre yapraklarda yankılanacaklar o kadar...
Orman,bütün sessizliğiyle,yineyalnız duracak orada."
KANT

Otizm,kuş ötüşlerinin hiç duyulmadığı bir orman kadar sessiz ömürlere konulan ad...

Adı yalnızlık olan bir oyun oynadınız mı hiç?Ya da bu oyunu bir ömür boyu oynayan bir insanla tanıştınız mı,onunla "söylenemeyenleri" konuştunuz mu? Bu oyunun adını hiç duydunuz mu?
Fikriniz,bilginiz,cevabınız var mı bilmiyorum ama beyazperdedeki yalnızlık oyununu 1988 yapım filmi seyredenlerin sayısı azımsanamayacak kadar çok olsa gerek."Yağmur Adam" filminde Dustin Hoffman'ın çizdiği Raymond komposizyonu,bu acı oyundan habersiz olanlara otizma'yı tanıtmıştı.
Filmdeki Yağmur Adam,kardeşi Charles'ın Raymond demeye dili dönmediği için Rain Man dediği günlerde kalan çocukluk düşlerinin dostuydu.Sonra o dost kaybolmuştu;çünkü anneleri öldüğünde Charles'a zarar vereceğinden korktuğu için babası,Raymond'u evden uzaklaştırmıştı.Charles büyüdüğünde Raymond'u hatırlamıyordu bile,ama ona yağmurlu bir günde şarkı söyleyen "Rain Man" ini hiç unutmamıştı...Rain Man için ise Charlie korunması gereken bir bebekti;evden uzaklaştırılırken kardeşinin camdan bakan yüzünü hala hatırlıyordu.Aslında Raymond hiçbir şeyi unutmuyordu.Annesinin öldüğü günü,telefon rehberindeki numaraları,babasının arabasının koltuklarının eski rengini ve Charles'a söylediği şarkıyı anımsıyordu.Doktorunun söylediği gibi "o deli değil,geri zekalı değil,ama otistik bir bilgindi."
Hastanedeki odasında raflar dolusu kitabı vardı,Shakespeare'in "Onikinci Gece" adlı eserini bile okumuştu,ama gündelik hayata dair en basit kavramlar onda gelişmemişti.Raymond'un,"Onikinci Gece"yi okumaktan çok,para kavramı gibi kavramları geliştirmekle uğraşan bir dünyayla iletişim kurmak istememesi gerçekten bir hastalık mıdır?Tıp buna "evet" diye yanıt veriyor.Bu hastalığa da "otizma" adını veriyor.
Yakın zamana kada,otizmin orta ve yüksek sosyokültürel düzeyde daha sık görüldüğü vurgulanmışsa da bu görüş ağırlığını zamanla yitirmiş.Otistiklerin ailelerinde ciddi ruhsal bozukluklar görülme oranı,normal nüfusa göre daha fazlaymış.Genetik olarak da kardeşlerde otizm görülme oranı diğerlerine göre 50-100 kat daha çokmuş.
"Öteki kişilere" ulaşmaları çok zor otistikler içinTürkiye'de de birçok merkezve hastanelerde ayrı bölümler var.Türkiye'de 2004 yılında 270bin otistik birey varmış.Onlar çevrelerine nasıl ulaşabileceklerini bilmiyorlar,bu sebeple de çevrelerindeki insanların,onlara ulaşma yollarını bulmaları gerekiyor.Bu yolları bulmak artık eskisi kadar zor değil.Filmler,romanlar,gazete ve dergilerde çıkan yazılar,vakıflar bu hastalığı tanımamıza yardımcı oluyor.
Türkiye'de 60 tane Otistik Çocuk Eğitim Merkezi (OÇEM) mevcut,80 bin otistik çocuktan sadece 400'ü eğitim alabiliyormuş. Çünkü şu an 80 bin çocuk için 2 bin 500 yüksek ihtisas yapmış özel eğitimci, 13 bin eğitimci, 2 bin 500 konuşma, 2 bin 500 tane de uğraşı terapisti gerekirken Türkiye'deki özel eğitmen sayısı yok denecek kadar azmış.
Türkiye'deki ilk ve tek Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezini bünyesinde barındıran "TOHUM VAKFI" aileleri bilinçlendirmek ve bu tohumları birer ağaç olması için çabalıyor,destek ve sponsorlukları bekliyor.Onların bize ihtiyacı var,unutmayın!!
Ve düşünün,otistiklerin,yalnız geçirdikleri ömürlerini aralayac seslere verdikleri yankılar hepimizi şaşırtacak güzellikte olabilir...
Bana
yalnızlığı
anlat,
söylenemeyenleri
anlat ...
Bana
senin dilinle
konuşmayı öğret ...
Beni
yalnızlığınla
yalnız
bırakma ...

2 yorum:

Adsız dedi ki...

İnsan bazen kalabalığın içindede yalnızdır.

Ebru ER HASANÇEBİ dedi ki...

@Tercihli yada tercihsiz olması insanın bu durumdan sıyrılabileceğini bilmesi bile bir şans..Ama maalesef hastalık olunca boyut çok farklılaşıyor :(