5 Haziran 2008 Perşembe

YEMEN'DEN LATİN AMERİKA'YA KAHVE

Kahveye dair birçok bilginin mevcut olduğu bu post bazılarına büyük olasılıkla sıkıcı gelecek gibi :) Aslında kahvenin 40 yıllık hatırının nereden geldiğini öğrenmek için başlamıştım kahve araştırmalarına,sonuç nerelere geldi,okuyun ve görün.Her paragraf farklı hikayelere sahip olup atlaya atlaya okumanızda hiiç bir sakınca yok.Yolu gösteren ben olayım ki bozulmayım kötü yorumlar karşısında...

CHAPTER 1

MORNING MAP

Birçoğumuzun sabahları ayılmak için içtiği kahve,bağımlılık derecesinde günümüzün haritasını çiziyor.Peki bu keşfin sahibi kim??

Kahve i.s 850' li yıllarda Yemen civarında bir keçi çobanı tarafından keşfedilir. O zamanlar sürüden kaçan keçiler bir müddet dağlarda tek başlarına gezdikten sonra yoruldukları ve acıktıkları için bir şekilde geri dönerlermiş. Yine bu kaçışlardan birinde iki keçi eskisinden daha hareketli ve enerjik geri dönerler ve gece boyunca da uyumayıp diğer keçileri de huzursuz ederler. Bunun üzerine bunların çobanı köydeki imama giderek olayı anlatmış. İmam' da bunların dağda gezerken yedikleri birşeylerden zehirlenmiş olacaklarını düşünüp çobana bir daha ki sefere keçilerin izini sürmesini ve nerede otlandıklarını bulmasını istemiş. Herneyse birkaç gün sonra çoban elinde birkaç dal parçası ile gelmiş. O civarda yetişen tanıdık bir bitki olmadığı için de zamanında Etiyopya hükümdarı ve onun siyah hristiyan askerleri ile buraya getirmiş olduğu bitkilerden biri olduğunu tahmin etmiş. Bu dalın üzerinde birkaç tomurcuk, ezilmiş ve çiğnenmiş yapraklar falan varmış. Yani keçilerin bundan yediği kesinmiş. Bizim imam bakmış bakmış ve tomurcuklardan birini ağzına atarak yavaşca çiğnemiş. Tadı acı olduğu için de hemen tükürmüş. Bu arada olayı da çözmek istiyor, bunun üzerine oturmuş bu dal ve tomurcukların içindeki çekirdekleri sıcak suda haşlayarak çay gibi birşey hazırlamış. Çekirdeklerin suyla olan bu temasından sonra oldukça çekici ve güzel bir koku yayılmış. Hazırladığı bu karışımı içen imam uyumak üzere uzanmış ama uyumak ne mümkün. Kendini oldukça enerjik ve dinç hissetmiş. Sabaha karşı sabah namazı için diğerlerini de kaldırmış. Tabi millet uyku mahmurluğu içerisinde bunun üzerine diğerlerine de bu hazırladığı karışımdan içirmiş ve hepsi de uykuları dağılmış olarak ibadetlerini yerine getirmişler. Bitkiyi keşfeden imam bu bitkiye iki ayrı anlamı olan KAHVEH demiş. Yani uyku kaçıran,dinçleştiren ve bir Pers Kralı olan Keykavus' un kanatlı atlara sahip arabası ile gökyüzünde uçmasını hatırlattığı için.

CHAPTER 2


HISTORICAL MAP

Avrupa'lılar, onyedinci yüzyıla kadar kahve nedir bilmezlermiş. Ortadoğu'ya yaptıkları ziyaretlerden geri dönen bazı Vededik'liler, ilk defa büyük miktarlarda kahve çekirdeği getirmişler beraberlerinde şehirlerine. Avrupa'ya gemiyle yapılan ilk yeşil kahve çekirdeği sevkiyatı, Venedik limanına teslim edilmiş 1615 yılında ve İtalya'daki ilk kahve evi de (caffe florian), Venedik'te 1683 yılında kurulmuş. Onyedinci yüzyılın ilk yarısında, Venedik ve Marsilya şehirlerinde kahvenin ne olduğu bilinmekle birlikte kahve çekirdeği ticareti yapılmıyormuş henüz. Kahve içmenin keyfini ticari anlamda ilk benimseyen Avrupa milleti, İngilizler olmuş ve aslında Avrupa'nın ilk kahve evi de, 1650 yılında açılmış.

İlk yudumundan son yudumuna kadar büyük keyifle içtiğimiz, kokusu, tadı ile bizleri büyüleyen kahve, Orta Doğu ülkelerinin bir parçası olan kahvehanelerden çıkmış ve 17. yy da avrupa ülkelerine yayılmıştır.İngiltere Kralı ll Charles ve Papa lll Clement gibi politik ve dini liderler kahvehanelerde gerçekleşen özgür düşünceli tartışmaları önlemek için kapatmaya çalışmış ve yasaklar getirmiştir ama tüccarlar, Doğuda Endonezya'ya kadar, Batıda da Güney Amerika'ya taşımışlardır.Kuzey Amerika'ya ise avrupalılar tarafından götürülmüştür.

CHAPTER 3

HAVANA

Kuzey Amerikadan da Latin Amerikaya geçelim ve en önde gelen kentlerinden olan Havana'ya bakalım biraz da,öyle ya sigara içenlerin daha doğrusu sigaranın en yakın arkadaşı adeta kahve.Havana Kenny G.'nin parçası,Küba'nın başkenti,PURO'nun anavatanı... Puro ve kahvenin en çok tüketildiği ülkerlerden biri.

Latin Amerika çok sıcak olduğundan buradaki genç ve güzel Latin kızları sürekli mini etekler giyiyor ve bilindiği üzere Küba'daki puroları bu kızlar sarıyor.Bacaklarının üzerine önce puro kağıdını serip daha sonra da tütünü koyuyor ve sarıyor.Dolayısıyla bacağındaki teri puronun kağıdına yada tabakasına geçiyor.Son olarak kullanıcısı eline alır,önce koklar ve iç çeker,sonra da diliyle puroyu ıslatır ki saran kızı hissedebileyim diye ;) Puroları ile kahveyi bu denli bütünleştiren keyif nedir dersiniz???

CHAPTER 4

İLHAM KAYNAĞI

Türk kahvesi, çeşitli sanat dallarında da işlenmiş. Klasik müzik arşivinin unutulmazları arasındaki J. S. Bach'ın ünlü kahve kantatı'nı, sanatçı bir kahve tutkunu olduğu için bestelemiş;

"Ah kahve ne tatlı,

binlerce öpücükten daha tatlı

muscat şarabından daha yumuşak..."

Dünyaca ünlü kahve tutkunları arasında Madame de Pompadour, Alexandre Dumas, Andre Gide, Moliere, Pierre Loti, Victor Hugo, Balzac sayılabilir. Türkiye'de ünlü ressam Ali Rıza Bey, karakalemlerinde kahveyi ve ondan doğanları resmetmiş.Yemek sonrası tadına doyulmayan bir fincan kahve, yüzyıllardır kız isteme törenlerinde kahvelerin sunulmasıyla tatlıya bağlanan evlilikler, umutlu günlerin habercisi kahve falı... Nesilden nesile geçen bu lezzet geleneği, bir fincanın 40 yıllık hatırıyla gelecek nesilleri de kendi tadıyla büyülemeyi sürdürecek.Türk kahvesi, Güneydoğu’da çok yaygın olarak içilen mırra ile İtalyanların "espresso"su arası bir tür. Kahvemizi tüm kahve çeşitlerinden ayıran özellik, şekerin pişme sırasında ilave edilmesi. Bu arada bir de dipnot: Yunanlılar, yıllardır türk kahvesine "greek cafe" demekte ısrar etseler de Yunanlı yazar Elias Petropoulos, "Türk Kahvesi" adlı kitabıyla bir gerçeği tüm dünyaya itiraf etti.

Balzac, bir şairin yazabileceği en güzel methiyeyi kahveye ithaf etmiştir:"kahve mideye iner ve ondan sonra her şey harekete geçer: düşünceler tıpkı sava meydanındaki büyük bir ordunun taburları gibi birbiri ardı sıra gelir; savaş başlar. hatıralar, savaş düzeni alan askerlerin önünde ilerleyen bir bayraktar gibi koşar adım saldırıya geçerler. hafif süvariler görkemli bir şekilde dörtnala kalkar. mantığın topçuları nakliye birlikleri ve fişek kovanlarıyla gümbürder. en zekice buluşlar keskin nişancılar olarak katılır. karakterler kostümlerini kuşanır, kağıt mürekkeple kaplanır, muharebe başlar ve savaşın yapıldığı meydan nasıl kapkara barut dumanının altında kalıyorsa bu muharebe de kara dalgaların akınıyla son bulur."

CHAPTER 5

SİZCE?

" Kahve sıra dışı bir içkidir.. Bira ve şarap insanın uykusunu getirebilir ama kahve onu ayıltır ve zihnini açar.. Bira ve şarap bir adamı sevdalandırabilir ama kahve onun şehvete merakını kaybetmesine neden olur.. Kahve içen biri sadece kendi işiyle ilgilenir.. Kahve ticaretin içkisidir.."

"Aşk kadar sıcak, şeytan kadar siyah olan."

"Kahve kadar bağımlılık yaratan falına haftada 2 kez baktırmazsam olmaz."

"En büyük bağımlılık. Sigaradan öte. Sabahları bir kadından daha güzel görünen ve kokan nesne. Kafeinsiz olanı hariç her türlüsü ayrı güzeldir. Soğuk içilen türleri de vardır."

"Halk arasında kahvehane kısaltması, bitmek bilmeyen calışma gecelerinin yegane ayakta tutucusu. Kavanozu açıldığında insanın yüzüne çarpan eşsiz kokuya hastayım."

"Kahve telvesini limonla karıştırarak
güzel bir karışım elde edersiniz ve bunu direk içersiniz boğaza çok iyi geliyor."

"Kokusunda davet var."

"Yalnızlığı paylaşan dost.."

"Buharla pişirilmiş lavazza..."

"Bir kutu çikolata..."

"Bir cafede otururken opsiyonel lrak kullanılan
ders calısırken fonksiyonel olarak devreye giren uyku düşmanı ajan(agent)."

"Bitmemesi gereken şeyler listesinde ikinci şey."

"Sabahları eksikliğinin kişi üzerindeki etkileri "Don't talk to me before l have my cup of coffee" şeklinde özetlenebilecek bağımlılık. Temel maddesi kafein olup, aynı adlı ağaçta yetişen meyvesinin ezilmesi ile elde edilir. Kola ile karıştırılması durumunda uyarıcı etkisi peak vurur, ancak etkinin geçişi özellikle düşük tansiyon problemli bünyelerde "lank diye bayılma" şeklinde gerçekleşeceğinden tavsiye edilmez, edilmemelidir.."

"Bi okul sabahında kahve bulamam yüzünden sinirli olmama aldırmayıp sakız teklif eden arkadaşa "onun içinde kafein var mııııı" diye bağırmama neden olan içecek."

"Bir hafta içilemeyince burnunuza kokusu gelen ve sizi mutfağa doğru sürükleyen içecek."

"16 yy. başlarında kafa yaptığı gerekçesiyle yasaklanmış olan içecek."

"Kırk yıllık hatrı olan keyif verici madde."

"Dişleri sarartma yeteneğine sahip içecek.."

"Gece çalışmalarında, sınav dönemlerinde, uyku kovma istemlerinde, soğuk havalarda...yanınızda olan dost..."

"Son 1 seneye kadar damarlarımda akan madde."

"Sabahları kalktığımda onsuz kendimi eksik hissettiğim aşkım. Ne güzel kara kara gözleriyle bana bakar, sabahlara kadar sevgisinden beni uyutmaz.Küçükken türk kahvesinin dibinde kalan telvesini yerdim, kalbim hızlı çarpmaya başladığında işte aşk budur derdim."

"İş ortamında sadece içmek için içerim,arkadaşlarımla içiyorsam muhabbetle birlikte keyifli olur.Sevgilinle içiyorsan pek bir anlam ifade etmez çünkü aklın ve benliğin karşıdadır."

2 yorum:

Adsız dedi ki...

haha bir kahveden neler çıkmış ya o keçilere ne demeli :)

Ebru ER HASANÇEBİ dedi ki...

@Yejades;teşekkürler yorum için :)